ABD medyası ayakta: Basın özgürlüğü imza ile teslim edilemez
Pentagon’un, gazetecilerin bilgiye erişimini sınırlandıran yeni basın kurallarına büyük medya kuruluşları karşı çıktı. Aralarında The New York Times, CNN ve Reuters’ın da bulunduğu pek çok kurum, “Basın özgürlüğü belgelerle kısıtlanamaz” diyerek belgeyi imzalamayı reddetti.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), gazetecilerin bilgiye ve sahaya erişimini ciddi şekilde sınırlayan yeni bir basın protokolünü yürürlüğe koydu. Ancak aralarında The New York Times, CNN, Reuters, The Washington Post, Associated Press ve The Guardian gibi önde gelen medya kuruluşlarının da bulunduğu pek çok yayın organı, bu kuralları içeren belgeyi imzalamayı reddetti.
Pentagon’un yeni düzenlemesine göre basın mensupları, artık önceden serbestçe girebildikleri askeri alanlara yalnızca bir Bakanlık yetkilisi eşliğinde erişebilecek. Ayrıca, artık “gizli” olmasa dahi bazı bilgilerin yayınlanabilmesi için resmi makamların ön onayı gerekecek. Bu kurallar, hali hazırda Pentagon’a akredite olan gazeteciler için de geçerli olacak.
Medya kuruluşlarına gönderilen talimata göre, belge bugün yerel saatle 17.00’ye kadar imzalanmazsa, gazetecilerin 24 saat içinde basın kartlarını iade etmeleri istendi.
"ANAYASAYA AYKIRI, GAZETECİLİK ETİĞİNE ZARAR VERİYOR"
Reuters tarafından yapılan açıklamada, yeni kuralların kabul edilmesinin “tarafsız ve bağımsız haberciliğe zarar vereceği” belirtilerek şu ifadeler kullanıldı:
“ABD Anayasası'nın 1. Değişikliği ile güvence altına alınan basın özgürlüğü, kamu yararı için özgür bilgi akışına dayanır. Pentagon'un bu girişimi, bu temel ilkeleri zedeliyor.”
Sürpriz bir şekilde, Trump yönetimine yakınlığıyla bilinen Newsmax da benzer şekilde belgeyi imzalamayı reddetti. Kanal açıklamasında, kuralların “gereksiz, külfetli ve yeniden değerlendirilmesi gereken bir yaklaşım” olduğunu ifade etti.
Yeni protokollere göre, gazeteciler gizli olmayan bilgiler üzerinde dahi haber yapmadan önce Pentagon’dan onay almak zorunda kalacak. Bu, ABD’deki basın çevrelerinde “örtülü sansür” olarak yorumlandı.
Medya ve ifade özgürlüğü örgütleri ise bu düzenlemenin, kamuoyunun bilgilendirilme hakkını doğrudan tehdit ettiğini savunuyor.