Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Şu anda bir felaketi yaşıyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kütüphanesi'nde 'Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu'nda konuştu. Erdoğan, nüfus artış hızına ilişkin, "Doğurganlık oranına baktığımızda şu anda bir felaketi yaşıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kütüphanesi'nde 'Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu'nda önemli açıklamalarda bulundu. Nüfus artış hızındaki düşüşe vurgu yapan Erdoğan, "Doğurganlık oranına baktığımızda şu anda bir felaketi yaşıyoruz" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Aile okul hükmündedir. Aile mektebinde yetişen bireyler ne kadar şuurlu olursa toplum da o kadar güçlü olur. Aileye baktığımızda milleti görürüz. Aile sabrın ve fedakarlığın mektebidir. Aileyi güçlendirmeden devlet yaşamaz.
Cinsiyetsizleştirme gibi dayatmalara ve LGBT gibi sapkın akımlara karşı gerekli önlemleri alıyor, en küçük bir tavize, ihmale, rehavete mahal vermiyoruz. Küresel kapitalizmin yeni cepheler açtığı, kültürel emperyalizm ve dijital kuşatmanın dünyada şiddetini artırdığı dönemde aile kurumunun üzerine titriyoruz
"ŞU ANDA BİR FELAKETİ YAŞIYORUZ"
Sosyal medya ve dijital mecralarda, insanla birlikte aileyi, toplum yapımızı ve mukaddes değerlerimizi hedef alan içeriklerle etkin şekilde mücadele ediyoruz. Daha önce çeşitli vesilelerle ifade ettiğim şu noktaya tekrar dikkatinizi çekmek istiyorum: Nüfusumuz artıyor, fakat nüfus artış hızımız azalıyor. Toplam doğurganlık oranı, nüfusun kendisini yenileme seviyesinin altında gerçekleşiyor. TÜİK'in açıkladığı verilere göre, geçtiğimiz yıl ölçülen toplam doğurganlık hızı 1,48’tir. Şu an tam bir felaketi yaşıyoruz.
"ALARM ZİLLERİ ÇOK YÜKSEK SESLE ÇALIYOR"
Bu oran, nüfusun kendisini yenileme düzeyi olan 2,10 bandının çok altındadır. Geleceğimiz açısından alarm zilleri hem de çok yüksek sesle çalıyor. Bu ülkenin istikbalini düşünen hiç kimse buna kayıtsız kalamaz.
Bir diğer önemli konu şudur, değerli kardeşlerim: 2022 yılı verilerine baktığımızda, istihdamda olan kadınların toplam doğurganlık hızı 1,38; istihdam sürecinde yer almayan kadınların toplam doğurganlık hızı ise 1,72’dir. Yani çalışma hayatının doğurganlık hızı üzerinde sınırlı bir etkisi olduğu; istihdamda olmayan kadınların da çocuk sayısının düştüğü ortaya çıkıyor. Bundaki temel etken, hiç şüphesiz şehirde kadınların giderek daha fazla yalnızlaşmasıdır.
ERDOĞAN'DAN BABALARA ÇAĞRI
Evlat sahibi babalarımıza eşlerine daha fazla yardımcı olmaları, destek olmaları, çocuklarıyla daha nitelikli zaman geçirmeleri çağrısında bulunuyorum.
Şunu bir defa burada açık açık söylemek durumundayım: Beyler, alınmasın; kusura da bakmasın, ama kadınlar çocuk yetiştirme noktasında çoğu zaman eşlerinden gerekli desteği göremiyor. Yükün büyük bir bölümü maalesef kadınların omuzlarına yükleniyor.
Oysa aile hayatıyla da bizlere en güzel örnek olan Peygamber Efendimiz (aleyhisselatu vesselam) şöyle buyuruyor: “Kadınlar, erkeklerle birlikte bir bütünü tamamlayan diğer yarılarıdır.”
Evet, tam olarak mesele budur. Bizim zihniyetimizin, bizim toplum ve aile yapımızın omurgası işte budur. İnancımızın bize emrettiği budur. Biz hem yaşayacak, hem de sonraki nesillere ait olarak daha fazla bireyselleşiyoruz. Bunun bir sonucu olarak da yalnızlaşıyoruz. 2008’de 4 kişi olan ortalama hane halkı büyüklüğü, 2024 senesinde 3,011 kişiye geriledi.
Aynı şekilde, yalnız yaşayan fertlerden oluşan tek kişilik hane halkı oranı, son 8 yılda 5 puan artarak %20’ye çıktı. TÜİK verilerine göre, tek kişilik hane oranlarımız yıldan yıla artıyor. Bu tabloyla sadece metropollerde değil, nüfusu nispeten daha az olan Anadolu illerimizde de karşılaşıyoruz.
Kırdan kente göçün yanı sıra, neoliberal kültür ile teknolojinin de etkisiyle hayatımızın her alanında köklü değişimler meydana geliyor. Aile mahremiyeti ve aile birlikteliği, daha önce olmadığı kadar günümüzde zemin kaybediyor.
Bütün bu sunumlar karşısında, gerek demografik yapımızı iyileştirmeye, gerekse aile kurumunu güçlendirmeye yönelik çalışmalarımıza hız verdik. 2025 senesini Aile Yılı ilan ettik.