Dışişleri Bakanı Fidan'dan KAAN açıklaması: Yerlileşmemizi ve millileşmemizi mümkün kılan emeğe bir saygısızlık var

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, savunma sanayi alanındaki dezenformasyon girişimlerine ilişkin, "Yerlileşmemizi ve millileşmemizi mümkün kılan emeği görmeyen ve buna saygısızlık eden de bir tartışma alanı ortaya çıktı. Bunu açıkçası şiddetle reddediyorum ve kınıyorum." dedi.

Abone ol

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, geçtiğimiz haftalarda “KAAN” savaş uçağına ilişkin yaptığı açıklamada, uçak motorlarının Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nde bekletildiğini, motor lisanslarının onaylanmadığını söylemiş; bu nedenle KAAN’ın üretiminin başlayabilmesi için motorların gelmesi gerektiğini belirtmişti.

Bu durumu CAATSA yaptırımları bağlamında değerlendiren Fidan'ın açıklamaları yanlış anlaşılırken, günlerde tartışıldı.

"TÜRKİYE'NİN MİLİ GÜVENLİĞİ MESELESİ DEZENFORMASYONLARIN ÇOK ÜSTÜNDE"

Bakan Fidan, TRT Haber canlı yayınına katılarak tartışmalara son noktayı koydu. ABD'nin Türkiye'ye uyguladığı savunma sanayi kısıtlamalarının kaldırılması ve milli muharip uçak KAAN konusundaki ifadelerine ve buna yönelik dezenformasyona ilişkin soruya yanıt veren Fidan, Türkiye'nin mili güvenliği meselesinin bu dezenformasyonların inanılmaz derece çok üstünde bir konu olduğunu dile getirdi.

Dezenformasyon ve kara propaganda üzerinden üretilen suni bir tartışma olduğuna işaret eden Fidan, "Özellikle savunma sanayisinde bizim yerlileşmemizi ve millileşmemizi mümkün kılan emeği görmeyen ve buna saygısızlık eden de bir tartışma alanı ortaya çıktı. Bunu açıkçası şiddetle reddediyorum ve kınıyorum." diye konuştu.

Fidan, yıllardır binlerce mühendisin emeğinin birinci elden tanığı olduğunu kaydederek, Türkiye'de birçok savunma sanayi şirketinin yıllardır ortaya koyduğu bir mücadele olduğunu, yerlilik oranının yüzde 20'den yüzde 80'e ulaştığını, bunun küçümsenecek bir durum olmadığını vurguladı.

Savunma sanayi şirketlerinin ürettiği ürünleri Milli İstihbarat Teşkilatının da yıllarca kullandığını aktaran Fidan, elde edilen verileri mühendislerle ve şirketlerle paylaştıklarını anlattı.

Fidan, iki yıldır kısıtlamaların ve yaptırımların kaldırılması için çalıştıklarına dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Kanada'dan kaldırdıklarımız var. Hollanda'yı, Norveç'i, Belçika'yı kaldırdık. Almanya'daki konular büyük ölçüde kalktı. Amerika'dakilerin bir kısmı kalktı, bir kısmı duruyor. Şimdi bu yaptırımları kaldırmak benim görevim. İlgili kurumlarımızdan böyle bir talep geldiği sürece bu yaptırımların kaldırılmasıyla alakalı bunu kaldırmakla mükellefim. Ben bunu kaldırmaya uğraşırken karşı taraf herhangi bir sebepten dolayı bana mantıklı izah getiremezse ve konuyu ilerletemezsek milli güvenliğim bunu başka yerden almayı gerektirir ve bu muhatabın bunu bilmesi lazım."

Suriye'deki son duruma değinen Fidan, yarın orada delegeler üzerinden Halk Meclisi seçimlerinin yapılacağını belirterek, "Bu önemli bir adım, Suriye'de yeni bir hayatın, sistemin kurulduğuna ilişkin hükümetin ilanından sonraki ikinci önemli adım, esas itibarıyla kurumsallaşma olarak." dedi.

"YPG ARTIK NİYETİNİ ORTAYA KOYUP ŞAM'LA ANLAŞMALI"

Fidan, stratejik düzeyde hükümetin ilanının, şu anda seçimlerin olacak olmasının ve bu seçimlerin 4 yıl süreyle görev yapacak olan bir Halk Meclisini belirlemesinin önemine işaret ederek, "Diğer taraftan Suriye'nin şu anda özellikle fiziksel bütünlüğüne yönelik tehdidi oluşturan, bölünme tehdidini oluşturan unsurların ortadan kalkması gerekiyor. Burada YPG'nin belli bir açıktan artık niyetini ortaya koyup Şam'la anlaşması gerekiyor. Diğer taraftan güneydeki Dürzi meselesinin olumlu şekilde her iki tarafın da kabul edebileceği perspektifle ülkenin bütünlüğü tehlikeye atılmadan çözülmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.

Suriye'deki bu durumu daha fazla bozma potansiyeli olan ülkenin İsrail olduğuna dikkati çeken Fidan, "Burada bir oldu bitti olması, ülkenin bölünmesine yol açacak birtakım başka girişimlerin olmasını Türkiye olarak bizim kabul etmemiz mümkün değil. Çünkü Suriye'deki bizim sınırımız ve sınırın öbür tarafında olan her şey bizim milli güvenliğimizle de doğrudan ilintili bir konu." ifadelerini kullandı.

Fidan, milli bütünlüğü sağlanmış, birliği ve beraberliği devam eden bir Suriye'ye ihtiyaç olduğunu dile getirerek, başta Suudi Arabistan olmak üzere bölge ülkelerinin işbirliğini ve Suriye'ye katkı vermeyi sürdürdüğünü söyledi.

ABD'nin Suriye'ye yönelik yaptırımlarının daha ileri düzeyde kaldırılmasının ve Avrupa Birliği'nin de biraz daha ileri adımlar atması gerektiğinin altını çizen Fidan, böylece finans ve yatırım konusundaki engellerin kalkabileceğini, belli miktardaki mülteci dönüşünün Suriye'nin ekonomisinin kalkınmasına katkıda bulunduğunu ve bunu devam ettirmeyi umduklarını anlattı.

Fidan, Suriye'nin geleceğine ve bölgedeki ülkelerin yaklaşımına ilişkin, Suriye'nin bütünlüğüne ilişkin riskleri engellemeye yönelik diplomatik açıdan tedbirler alınması gerektiğini ve buna yönelik çalışmaların devam ettiğini belirterek, "Suriye'nin geleceğinin tehdit altında olduğu bir yerde ne yatırım, ne siyasal istikrar, ne mültecilerin geri dönüşü mümkün olur. Bu bir oynak zemin üzerinde hareket etmeye benzer. Bu büyük bir risk, bunun olmaması gerekiyor." diye konuştu.

Şu an Suriye'deki liderliğin güçlü ve kararlı olduğunu, orada büyük bir uluslararası meşruiyet gördüğünü aktaran Fidan, 50 küsur yıldan sonra ilk defa bir Suriyeli liderin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndan uluslararası topluma hitap etme imkanı bulduğunu, bunun fevkalade önemli olduğunu hatırlattı.

SURİYE DIŞİŞLERİ BAKANI ŞEYBANİ TÜRKİYE'YE GELECEK

Fidan, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ve Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani'nin New York'ta çok önemli görüşmeler yaptığına değinerek, "İnşallah bu çarşamba günü de meslektaşımız, Suriye Dışişleri Bakanı Türkiye'ye gelecek." dedi.

Suriye'nin geleceği için umutlu olduklarını, belli risk alanları olsa da Türkiye'nin liderlik gücünün, diplomatik derinliğinin ve diğer araçlarının bu sorunları yönetmeye yeteceğini dile getiren Fidan, bu istikrar oluşturucu gücü kullanmaya devam edeceklerini vurguladı.

Fidan, Rusya-Ukrayna savaşı ve taraflar arasındaki müzakere sürecine ilişkin, ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in en son Alaska'da görüştüğünü ve fevkalade önemli konuların gündeme geldiğini hatırlattı.

Rusya'nın ateşkese ilişkin şartlarını netleştirdiğini ve Trump'ın da bunu Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Avrupalı liderlerle görüştüğünü anımsatan Fidan, buna paralel Türkiye'nin de taraflarla görüşmelerinin devam ettiğini dile getirdi.

Gelinen noktada iki tarafın da hazırlık seviyesini yükselttiğini, çatışmaların da şiddetini artırdığını kaydeden Fidan, iki tarafın da taviz vermekten kaçınarak olabildiğince harp gayretlerini ileri taşıdığını söyledi.

"RUSYA İLE UKRAYNA ARASINDA SORUNUN NEREDE OLDUĞU BELLİ"

Fidan, birkaç ay sonra bir açılım sağlanabileceğine işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sorunun nerede olduğu artık belli. Donetsk'te Rusların alamadığı yüzde 25-30'luk kısım var. Burası ne olacak? Ruslar burayı almak istiyorlar. Ukraynalılar diyorlar 'Burası bizim, toprak bütünlüğümüz açısından zaten çok önemli, savaşmadan bir yer verme şansımız yok.' Ruslar da diyorlar ki 'Biz savaşmaya devam ederiz, bedeli ne olursa olsun. Burayı aldıktan sonra diğer yerlere de gideriz. Onun için başka yerleri kaybetmemek için burayı verin.' Onlar (Ukrayna) diyorlar, 'Hayır biz burayı verirsek zaten başka yerleri kaybetmenin yolları açılır.' Askeri olarak gibi her iki tarafın da argümanları var. Bu argümanları, tabii ortada buluşturmak gerekiyor."

Rusya-Ukrayna savaşının Avrupa'ya etkisine dair konuşan Fidan, Avrupa'nın ilk defa bu kadar ciddi tehditle karşı karşıya olduğunu vurgulayarak, son zamanlarda NATO ve ilgili ülkelerin Rusya'nın hava ihlallerine dair raporları olduğundan bahsetti.

Fidan, Rusya'nın bunlara farklı cevapları olduğunu ve kabul etmediklerini belirterek, Avrupa'da bir alarm düzeyine gelindiğini, kendi sistemlerinde askeri kabiliyetlerinin artırılması konusunda farkındalık oluştuğunu ifade etti.

ABD'nin güvenlik sağladığı Avrupa devletlerinin, uzun yıllar sahip oldukları bütçeleri altyapıya, refaha ve başka alanlara kaydırdığını aktaran Fidan, ABD'nin güvenlik şemsiyesiyle ilgili parametreler geliştirmesi ve masrafların paylaşılması konusundaki hususların Avrupa ülkelerinin bütçesinde değişikliğe gitmesine sebep olduğunu dile getirdi.

Fidan, Avrupa ülkelerinin hava sahalarının ihlal edildiğini ve böyle bir tehdit bulunduğunu kamuoyuyla paylaştığına işaret ederek, böylece ülkelerin daha fazla bütçeyi diğer alanlardan keserek savunmaya aktarılması gerektiğini gösterdiğini belirtti.

Rusya-Ukrayna savaşının ekonomik ve ticari sonuçlarına değinen Fidan, "Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) başından itibaren söylediği gibi bir an önce durması gerekiyor bu saçma savaşın. Kabul edilemez maddeleri var iki tarafın da. Özellikle Ukrayna'nın resmi olarak toprak bütünlüğüne halel geliyor, o ciddi bir sıkıntı. Bir formülle bu işin bitmesi lazım. O formül de zaten ortaya çıktı, çok yakınız ama inşallah biter." diye konuştu.

Fidan, Türkiye'nin dış politika mimarisine ilişkin, Soğuk Savaş döneminde dış politikanın otomatik pilota bağlandığına işaret ederek, Batı'nın Türkiye'yi müttefik olarak tercih etmediği ve Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye üyelik sürecinde hak ettiği değeri vermediği bir ortamın ardından milli politikaya yönelimin 2002'den sonra başladığını anlattı.

Halkın feraseti ve bilgeliğiyle güçlü ve uzun erimli ve yüksek iradeli liderliğe demir attıklarını ve istikrarı buradan ürettiklerini aktaran Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uzun yıllardır aynı dirayetle, hikmetle ve fedakarlıkla hareket ettiğini, açıkçası bu yükü, bu ateşten gömleği taşımanın her kulun, her insanın isteyeceği bir iş olmadığını vurguladı.

"TÜRKİYE HİÇBİR ZAMAN İSTİKRAR BOZUCU ÜLKE OLMADI"

Bakan Fidan, Türkiye'nin hiçbir zaman istikrar bozucu ülke olmadığının altını çizerek, bu kadar kırılgan bir dünyada hem Türkiye'yi savaşlardan uzak tutmak hem de müttefiklere güven vermek için kalıcı sistem oluşturulması gerektiğini, bunun zor bir iş olduğunu kaydetti.

Bu bağlamda çok kritik bir eşikte olunduğuna değinen Fidan, "Bu kritik eşikte bizim Cumhurbaşkanımıza daha uzun yıllar ihtiyacımız var. Bu projenin sağ salim bölgenin lehine tamamlanması için uzun ve güçlü liderliğe ihtiyacımız var. Dediğim gibi bizim demir attığımız pakt, güçlü liderli, uzun erimli liderlik." dedi.

Fidan, Türkiye'nin güçlü ve istikrarlı, halk meşruiyetine dayalı liderlikle yola devam etmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

"Bir dahakine daha fazla tekne ile bu ablukayı kıracağız" Gündem Cumhurbaşkanı Erdoğan bizzat davet etti Gündem İkbal Gürpınar, İsrail'de yaşadıklarını anlattı Gündem İletişim Başkanı Duran’dan Sumud filosu mesajı: "Vicdanın sesi oldular" Gündem