Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı "sahte diploma" davasında ara karar: 20 Ekim’e ertelendi
Tutuklanarak görevinden uzaklaştırılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 'sahte diploma' davasında ilk kez hakim karşısına çıktı. Kimlik tespitinde tahsil durumunun "yüksek lisans", aylık ortalama gelirinin ise 250 bin lira olduğunu belirten İmamoğlu'nun davası 20 Ekim’e ertelendi.
İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesince Silivri'deki Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nun karşısındaki salonda yapılan duruşmaya, başka suçtan tutuklu Ekrem İmamoğlu ve avukatları katıldı.
Duruşmaya, ayrıca CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu ile çocukları ve babası Hasan İmamoğlu, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, CHP Genel Başkan yardımcıları Gökan Zeybek, Meryem Gül Çiftci Binici, Gülşah Deniz Atalar, CHP milletvekilleri Bülent Tezcan, Utku Çakırözer, Sibel Suiçmez, Ayça Taşkent, mahkeme kararıyla görevinden uzaklaştırılan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, İBB Başkanvekili Nuri Aslan, bazı il ve ilçe belediye başkanları ile çok sayıda izleyici katıldı.
İMAMOĞLU AYLIK GELİRİNİ AÇIKLADI
Duruşma, İmamoğlu'nun kimlik tespitiyle başladı. İmamoğlu, kimlik tespitinde tahsil durumunun "yüksek lisans", aylık ortalama gelirinin ise 250 bin lira olduğunu söyledi. Öte yandan iddianamenin okunmasının ardından sonra İmamoğlu 'anlattığınız hiç bir şeyin benimle alakası yok efendim' dedi.
"ANACIĞIMIN AK SÜTÜ KADAR HELAL OLAN DİPLOMAMI İPTAL ETTİLER"
İmamoğlu savunmasında, “İddianameyi okuduğunuzda 35 sene önce 18 yaşında bir çocuğun nasıl böyle bir şey yaptığına inanabiliyor musunuz? Bu iddianameyi savcı yazmadı, bir sonraki seçimi kazanacağımı bilenler yazdırdı. Şu an darbe süreci içerisinde olduğumuzu söylemek isterim. Yaklaşık bir yıldır bu kurgunun adım adım yürütüldüğü, 18 Mart'ta diplomamın iptaliyle fişimin çekildiği, 19 Mart'ta operasyonlarla devam eden çok acı bir sürecin içerisindeyiz. Çok zor bir dönemi hep beraber yaşıyoruz. Ben, 18 yaşında bir çocuk olarak elimin dahi değmediği bir olaydan yargılanıyorum, hem de hapis cezasıyla. Arkadaşlarımın bir kısmı üniversiteden geldi. Savunma yapmak zor çünkü dava tamamen saçmalıktan ibaret. İstanbul Üniversitesi'nin yetkisi olmayan bir diplomanın iptaline kalkışması bile başlı başına bir saçmalıktır. Dava konusu ise bana göre tamamen bir kurgu. Sanki ben hileyle diploma almışım, yüksek lisansa başvurmuşum, askerlik şubesine götürüp kullanmışım, sonra da Yüksek Seçim Kurulu'na sunmuşum. İşte burası zurnanın zırt dediği yerdir. Lise diplomasıyla bile belediye başkanı olunabiliyor. Cumhuriyet Başsavcılığı 24 Şubat'ta İstanbul Üniversitesi'ne 'acele et, hemen karar ver' diye yazı gönderiyor. Yazıda, 'Bahse konu diplomanın kullanılmaya devam edildiği, dekanlıkta tanınırlığa dair işlemlerin sürdüğü' deniliyor. Savcı, 'Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanlığına başvurur' diye telaşa kapılıyor ve aslında kendini ele veriyor. Bu evrak işin özeti aslında. Yüksek lisans diploması üzerinden kurgulanan bir oyun. Bu iddianameyi hazırlayanların aklı tarihe utanç yazısı olarak geçmiştir. Ekrem İmamoğlu, 18 yaşında bir öğrenciydi. 18 yaşındaki bir çocuğun düşürüldüğü duruma bakar mısınız? Yazıklar olsun bu yazıları hazırlayanlara. Anacığımın ak sütü kadar helal olan diplomamı iptal ettiler. 30-35 yıl önce benim cumhurbaşkanı olacağımı anlamışlar" dedi.
SAHTE DİPLOMA DAVASINDA ARA KARAR
Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı dava 20 Ekim'e ertelendi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 18 Eylül 2024'te Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının sahte olduğu iddiasıyla CİMER'e başvuruda bulunulduğu aktarılıyor.
Aynı iddiaya ilişkin 1 Ekim 2024'te savcılığa şikayet dilekçesi sunulduğu belirtilen iddianamede, söz konusu şikayetin ardından soruşturma başlatıldığı kaydediliyor.
İddianamede İmamoğlu'nun Kıbrıs'ta öğrenim gördüğü ve İstanbul Üniversitesine geçiş yaptığı University College of Northern Cyprus'ın (UCNC) 1990'da Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK) tarafından tanınan üniversitelerden biri olmadığı belirtiliyor.
YÖK'ün 1988 ve 1992'deki yazılarında, KKTC'de faaliyet gösteren YÖK kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi'nin tanındığının anlaşıldığı ifade edilen iddianamede, yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz olarak artırıldığı anlatılıyor.
İddianamede, yatay geçiş başvurularında bazı öğrencilerin listeden usulsüz olarak silinerek yine listeye yeni öğrencilerin eklendiği, 3 kişilik kontenjanı bulunan bölüme usulsüz olarak 54 kişinin alındığı kaydediliyor.
YÖK KARARLARI GÖRMEZDEN GELİNDİ
Gerek başvuru kabul edilecek yükseköğretim kurumlarıyla ilgili gerekse başvurusu değerlendirilecek öğrencilerle ilgili çok sayıda hileli işlem yapıldığı ifade edilen iddianamede, yükseköğretim kurumları arasında "Önlisans ve Lisans Düzeyinde Yatay Geçiş Esaslarına İlişkin Yönetmeliği"nin 2. maddesinde yer alan "Eşdeğer eğitim programları uygulayan yükseköğretim kurumları" maddesinin uygulanmadığı aktarılıyor.
İddianamede, bağlayıcı görüş bildiren YÖK'ün 1988, 1991 ve 1992'deki yazılarında KKTC'de faaliyet gösteren yükseköğretim kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi'nin Yükseköğretim Kurulu tarafından tanındığına ilişkin kararın görmezden gelindiği, yine yönetmeliğe aykırı şekilde bulunduğu üniversitede transkriptlerinde başarısız ve alınan kredilerde eksiklerin olduğu, İngilizce İşletme Programı'na yurt dışı yatay geçiş başvuruları kabul edilen öğrencilerin herhangi bir dil seviye tespit sınavı ya da yeterlilik sınavı yapılmadığı ifade ediliyor.