Busra: Peygamberliğe açılan kapının aralandığı yer
Suriye'nin güneyinde yer alan Busra Antik Kenti, hem tarihi ticaret yollarının kavşağı olması hem de Hz. Muhammed’in Rahip Bahira ile karşılaştığı yer olarak İslam tarihinde ayrı bir önem taşıyor.

Suriye’nin güneyinde, tarihi Mekke–Şam ticaret yollarının kesişme noktasında yer alan Busra Antik Kenti, Roma’dan Osmanlı’ya kadar uzanan çok katmanlı mirasıyla dikkat çekiyor.
Hz. Muhammed’in gençlik yıllarında Rahip Bahira ile karşılaştığı yer olarak bilinen Busra, bu yönüyle yalnızca arkeolojik değil, İslam tarihi açısından da özel bir öneme sahip.
Ürdün sınırına yakın konumdaki kent, Dera il merkezine 40, başkent Şam’a ise 140 kilometre mesafede bulunuyor.

Siyer kaynaklarına göre, Hz. Muhammed peygamber olmadan önce iki defa Busra'ya gitti. 9 veya 12 yaşında iken amcası Ebu Talib ile gittiği ilk seyahati sırasında, Busra'da bir manastırda yaşayan din adamı Rahip Bahira Hz. Muhammed'i gördü ve kendisine peygamber olacağını söyledi. İkinci seyahatini ise 25 yaşında Hz. Hatice'nin kervanını yönetirken yaptı. Bu seyahati sırasında konakladığı yeri fark eden Rahip Nastura Hz. Muhammed hakkında, "Bu ağacın altına peygamberden başkası inmedi." dedi.

Kentte tur rehberliği yapan bölge sakinlerinden Ahmed el-Mikdad, "Burası antik bir kent. Burası Hz. Muhammed'in çocukken Rahip Bahira ile karşılaştığı bölge olarak bilinmektedir. Bahira burada Peygamber Efendimiz ile tanıştı. Busra şehrinde (antik kent ve çevresi) savaş öncesi yaklaşık 40 bin kişi, Antik kentin merkezinde ise sadece 5 bin kişi yaşıyordu. İnsanlar burada yaşıyordu ve önemli turistik bir yerdi. Esed rejimi ve İran destekli milislerin saldırıları sonucu bölge halkının yüzde 99'u göç etti. Manastır saldırılardan zarar gördü." dedi.

Antik kentin kuzeydoğu mevkisinde bulunan Mebraku'n-Nâka Camisi (Devenin Çöktüğü Yer Camisi), kutsal hatırasıyla öne çıkıyor ve dünya Müslümanları için manevi önem taşıyor.
Ünlü Müslüman seyyah İbn Battuta, "Seyahatname"sinde, Suriye'ye (Şam) gönderilen Kur'an-ı Kerim'in ilk nüshasını taşıyan devenin burada çöktüğünü ve nüshanın burada muhafaza edildiğini belirtiyor. İbn Battuta ayrıca hacıların Şam'dan ayrıldıktan sonra küçük bir şehir olan Busra'ya gittiklerini ve geride kalanların kafileye yetişebilmeleri için orada 4 gün beklemelerinin adet olduğunu ifade ediyor.
Busra'da devenin çöktüğü noktada inşa edilen cami, zamanla bölge halkı için önemli bir ibadet ve ziyaret mekanı haline geldi.
Bugün ayakta olan yapı, hem dini hatırası hem de arkeolojik değeriyle, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Busra’nın dikkati çeken eserlerinden biri olmayı sürdürüyor.

Tarih boyunca Akad, Amori, Kenan, Arami halklarının yanı sıra Roma ve Bizans gibi büyük uygarlıkların etkisi altında kalan Busra'daki tarihi yapılar, ziyaretçilerine adeta zamanda yolculuk imkanı sunuyor.
Bölgede Roma Tiyatrosu (antik tiyatro), Busra Kalesi, Serir Bint el-Melik Tapınağı, Zafer Kemeri, El-Hawa ve El-Nabati kapıları gibi öne çıkan tarihi yapılar yer almaktadır.
Busra'nın simge yapılarından Roma Tiyatrosu, İmparator Trajan döneminde 2. yüzyılda inşa ettirildi. 15 bin kişilik kapasitesi ve bazalt taş işçiliğiyle bölgenin en görkemli yapısı olmayı sürdürüyor.
7. yüzyıldan itibaren tiyatronun çevresine kalın sur duvarları, kuleler ve burçlar eklenerek kaleye dönüştürüldü. Yapı haçlı seferleri sırasında savunma amaçlı kullanıldı.
Dünyada tamamen sağlam kalmış nadir Roma antik tiyatrolarından biri sayılan yapıyı çevreleyen surlar ve kuleler hala görülebiliyor.
Suriye'deki iç savaşta antik kentteki birçok tarihi yapı devrik rejim güçlerinin saldırıları sonucu zarar gördü.
Turizmin yeniden canlanması durumunda Busra, yeniden turizm merkezlerinden biri olabilir.

Busra, Mart 2011'de ülkenin güneyinde başlayan rejim karşıtı barışçıl halk gösterilerin önemli duraklarından biriydi. İç savaş yıllarında her cuma namazı sonrası binlerce kişi burada gösterilere katılarak seslerini duyurmaya çalıştı.
Rejim güçleri güneyde kontrolü kaybetmeye başlayınca bölgeyi havadan ve karadan hedef almaya başladı.
Devrik Esed rejimi güçleri, Busra Tiyatrosu'nu bölge halkına saldırılarında askeri nokta olarak kullandı.