İsrail askerlerinden zeytin hasadına silahlı müdahale: Filistinli çiftçilere ateş açıldı

İşgal altındaki Batı Şeria’da zeytin hasadı için tarlalarına gitmek isteyen Filistinli çiftçilere, İsrail askerleri tarafından müdahale edildi. Ramallah kenti yakınlarındaki Kuber köyünde yaşanan olayda, askerlerin gerçek mermi ve ses bombası kullandığı belirtildi.

Kuberli çiftçiler, köyün batısında bulunan zeytinliklerine ulaşmak üzere yola çıktıkları sırada İsrail askerlerinin saldırısıyla karşılaştı. Saldırı sonrası çiftçiler güvenlik gerekçesiyle geri dönmek zorunda kaldı.

Çiftçilerden Fehd Ebul Hac, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, “İsrail ordusu, özellikle Kanater ve Daak bölgelerinde zeytinliklerimize ulaşmamızı engelledi. Mahkeme iznimiz olmasına rağmen üzerimize ateş açıldı. Bu, tamamen hukuksuz bir tutumdur,” dedi.

Ebul Hac ayrıca, söz konusu arazilere yönelik baskıların, bölgede kurulan yasa dışı Halamiş yerleşim birimi sonrası ciddi şekilde arttığını belirtti.

“Topraklarımıza sahip çıkmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Bu topraklar, bizim kimliğimizin ve varlığımızın simgesidir,” diyerek kararlılıklarını vurguladı.

SİSTEMATİK SALDIRILAR: 2 YILDA 7 BİNDEN FAZLA SALDIRI

Batı Şeria’daki Filistinli çiftçiler, her yıl zeytin hasadı döneminde benzer saldırılara maruz kalıyor. Filistinli yetkililere göre, son iki yılda İsrail askerleri ve yasa dışı Yahudi yerleşimciler tarafından 7 bini aşkın saldırı düzenlendi. Bu saldırılarda en az 33 Filistinli hayatını kaybetti.

Ayrıca, aynı süreçte 37 binden fazlası zeytin ağacı olmak üzere toplam 49 bin ağaç söküldü veya tahrip edildi.

8 EKİM 2023’TEN BU YANA ARTAN BASKILAR

İsrail’in 8 Ekim 2023’ten bu yana Batı Şeria’daki askeri varlığını ve baskılarını artırdığı bildiriliyor. Filistinli kaynaklara göre bu tarihten bugüne kadar bölgede:

1054 Filistinli öldürüldü.

Yaklaşık 10 bin kişi yaralandı.

Aralarında 1600 çocuk bulunan 20 binden fazla kişi gözaltına alındı.

İsrail’in tarım sezonlarında çiftçileri hedef alması, sadece bireysel hak ihlali değil, aynı zamanda Filistinli halkın ekonomik yaşamını ve toprak üzerindeki varlığını tehdit eden sistematik bir politika olarak yorumlanıyor.