Cumhurbaşkanı Erdoğan: Engelli sorunlarını çözmek devletin birinci önceliği

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Engelsiz Türkiye Yüzyılı Dünya Engelliler Günü Buluşması'nda önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Engelli vatandaşlarımızın sorunlarını çözüme ulaştırmak, hem kendilerinin hem de ailelerinin talep ve beklentileri doğrultusunda yeni adımlar atmak devlet olarak bizim birinci önceliğimizdir." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Engelli sorunlarını çözmek devletin birinci önceliği

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Engelsiz Türkiye Yüzyılı Dünya Engelliler Günü Buluşması'nda önemli açıklamalarda bulundu. 

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Aziz milletim, çok kıymetli engelli kardeşlerim, dava arkadaşlarım ve kıymetli misafirler, sizleri hürmetle selamlıyorum. Bu anlamlı günde sizlerle birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. 

81 ilimizdeki engelli kardeşlerimizi temsilen bugün aramızda bulunan misafirlerimize ve programımızı teşrif eden tüm konuklarımıza “Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.” diyorum.

Konuşmamın hemen başında, ülkemizin, gönül coğrafyamızın ve dünyanın dört bir yanındaki tüm engelli kardeşlerimizin, dostlarımızın, büyüklerimizin Dünya Engelliler Günü’nü canı gönülden tebrik ediyorum.

Bu önemli günün, engelli kardeşlerimizle birlikte onların kıymetli aileleri ve milletimizin tamamı için hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Sizlerin vasıtasıyla, hayat yolculuğunda ümitsizliğe asla alan açmayan, geleceğe hep güvenle bakan, azim ve sebatlarıyla hepimize örnek olan tüm engellilerimize buradan selamlarımı ve sevgilerimi iletiyorum.

Bu değerli programı tertip eden, kalplerimizi buluşturan, sizlerle hasret gidermemize vesile olan AK Parti Sosyal Politikalar Yönetimimize ve emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum. 

Birazdan ödüllerini takdim edeceğimiz kurumlarımızı ve yöneticilerini aynı şekilde kutluyor, her birine çalışmalarında başarılar diliyor, engellilerimizin sorunlarına gösterdikleri hassasiyet için ayrıca teşekkür ediyorum.

"DEVLET OLARAK BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZDİR"

Şunun altını özellikle çizmekte fayda görüyorum:

Engelli vatandaşlarımızın sorunlarını çözüme ulaştırmak, hem kendilerinin hem de ailelerinin talep ve beklentileri doğrultusunda yeni adımlar atmak devlet olarak bizim birinci önceliğimizdir. Farkındalık zeminini sürekli genişletmek, dijital teknolojiler de dahil olmak üzere yaşamın her alanında erişilebilirlik ilkesini etkin şekilde uygulamak yine bizim temel mesuliyetimizdir.

Fakat tüm bu çalışmalar doğası gereği iş birliği ve koordinasyonu zorunlu kılmaktadır. Merkezi idaresiyle, yerel yönetimiyle, akademisiyle, sivil toplumu ve iş dünyasıyla toplumumuzda bu konuda giderek artan duyarlılığı büyük bir takdir ve memnuniyetle müşahede ediyorum.

"AK PARTİ OLARAK SOSYAL HİZMETLER BAŞLIĞINDA ÇOK İYİ BİR KARNEYE SAHİBİZ"

 Engelli vatandaşlarımızın işlerini kolaylaştıran, sosyal çevreye ve iş hayatına katılımlarını sağlayan, bu kardeşlerimizle yakından ilgilenen herkese buradan şükranlarımı sunuyorum. Hem hükümet hem de AK Parti olarak sosyal hizmetler başlığında, bilhassa da engellilere dönük politika ve faaliyetler bağlamında hamdolsun çok iyi bir karneye sahibiz.

Engelli kardeşlerimizin haklarını yalnızca ülkemizde değil, uluslararası alanda da güçlü bir şekilde savunuyoruz. Çalışmalarımızı bu istikamette devam ettireceğiz.

"SORUMLULUKLARIMIZI TAM BİR ADANMIŞLIK RUHUYLA YERİNE GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ"

Şunu da açık ve net ifade etmek durumundayım: Şüphesiz biz, “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.” buyuran bir Peygamberin ümmetiyiz. Milletimize sunduğumuz eser ve hizmetleri de işte bu kavrayışla tatbik eden ve etmeye çalışan bir kadroyuz.
Ne yapıyorsak samimiyetle yapıyoruz, aşkla yapıyoruz; doğru bildiğimiz yoldan ayrılmadan hedefe ulaşmaya çalışıyoruz.

Tüm bunlara rağmen fark etmeden de hatalarımız, eksiklerimiz, kusurlarımız elbette olabilir. Ama şunu herkesin, bilhassa da engelli kardeşlerimin bilmesini istiyorum: Kırılan kalbi onarılmamış, mahsun edilen gönlü alınmamış, gerekli imkânı sağlanmamış tek bir engelli kardeşimiz kalmayıncaya dek fedakârca ve samimiyetle çalışmayı sürdüreceğiz.

Yaşlılarımızın, ihtiyaç sahiplerimizin, şehit yakınları ve gazilerimizin 7 gün 24 saat esasıyla hizmetine koşmaya, kendilerine gerekli her türlü kolaylığı sağlamaya büyük bir hassasiyetle devam edeceğiz. Bugüne kadar nasıl olduysa sosyal hizmet alanındaki sorumluluklarımızı tam bir adanmışlık ruhuyla yerine getirmeye devam edeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Tarihte ne yaparsanız yapın, değiştiremeyeceğiniz hakikatler vardır. Bu gerçekleri muhalif hiçbir çevre, hiçbir görüş, hiçbir ekol görmezden gelemez, yok sayamaz. Bunlardan biri şudur: Bizi dünyanın diğer milletlerinden ayıran, millî kimliğimizin alameti farikası olan en temel vasfımız; insan, adalet ve merhamet merkezli bir medeniyet mefkûresine sahip oluşumuzdur. Kalpler kazanmak, gönüllere girmek, adaleti, iyiliği, güzelliği teşmil etmek için işte bu mefkûreyle seferlere çıktık.

Selçuklu’dan bugüne tam bin yıldır, Mevlânâ Celaleddin Rûmî’nin o ünlü metaforunda olduğu gibi, bir ayağımızı buraya, Anadolu’ya sabitlerken; diğeriyle tüm dünyayı, 72 milleti dolaştık. Coğrafyamızın neredeyse her karışında yalnızca şehirleri inşa etmekle kalmadık, aynı zamanda kalpleri de ihya ettik.

Şunun bir defa bilinmesi gerekiyor: Asırlardır düşüncemizin merkezinde daima insan vardır. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturu vardı. Başarılarımızın gerisindeki ana unsur, insana atfettiğimiz değer ve ehemmiyettir.

İşte bu yüzden Ahi teşkilatımızda, şifahanelerimizle, vakıflarımız ve eğitim kurumlarımızla insanın, bilhassa da ihtiyaç sahiplerinin üzerine titizlikle eğildik. Batının gündemine ancak Rönesans ve Reform döneminde gelen insan; kavram olarak bizim medeniyet değerlerimizin hâlâ en özünü teşkil eder. Gönül incitmekten daima çekindik, bundan özellikle imtina ettik. Bugün de aynı hassasiyetle hareket ediyoruz.

Asırlar önce yaşamış önemli bir divan şairimiz, milletimizin bu konudaki dikkatini bakınız hangi sözlerle ifade ediyor: “Fukara kalbine her kim dokuna, Dokuna sinesi Allah okuna.”

Bizim meseleye baktığımız yer tam olarak burasıdır. Bugünkü sosyal devlet geleneğimiz de asırlardan süzülüp gelen müşfik devlet anlayışımızın devamıdır. Bu anlayışta hasta ve engellilerin topluma katılımı teşvik edilmiş, devletin kritik meselelerinin görüşüldüğü has oda da dâhil olmak üzere kendilerine hem askerî hem idarî bürokraside önemli vazifeler verilmiştir. Sanat ve zanaat sahibi olmaları için hem vakıflar hem de bu alanda eğitim veren kurumlar, engellilere çok titiz bir eğitim programı uygulamıştır. Müderrislik, müsaiplik, hafızlık gibi görevler icra eden çok sayıda engelli, gerek topluma gerekse devlete çok mühim katkılar yapmıştır.

MSB'den Yunan Bakan'a tepki Kasım ayı gıda denetimlerinin sonuçları açıklandı 11'inci Yargı Paketi'nde 15 madde kabul edildi 'Bu çok korkunç' diyerek coğrafyadaki son durumu özetledi