Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan vicdani çağrı: "Kadına şiddet insanlığa ihanettir"

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü" dolayısıyla düzenlenen programda açıklamalarda bulundu. Erdoğan, konuşmasında "Kadına ve çocuğa karşı şiddet bir insanlık suçudur. Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır." ifadelerini kullandı ve kadına şiddete karşı 5. eylem planının devrede olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan vicdani çağrı: "Kadına şiddet insanlığa ihanettir"

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'mızın kıymetli mensupları, değerli misafirler, hanımefendiler, beyefendiler sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum.

"EN ÖN SAFTA YER ALACAĞIM"

Öncelikle kadına yönelik şiddet eylemlerinde hayatlarını kaybeden tüm kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan gani gani rahmet diliyorum. Aynı şekilde şiddete uğramış, yaşadığı travmalar sebebiyle sıkıntı çekmiş, kadınlık onuru incinmiş tüm hanım kardeşlerime geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Konuşmamın hemen başında bir noktanın altını önemle çiziyorum: Gerek Türkiye Cumhurbaşkanı olarak, gerekse iki kız evladı babası olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadelede en ön safta yer alacağımın bilinmesini isterim.

Kadına yönelik şiddet insanlık suçudur, insanlığa ihanettir.İnsana, hele ki kadına ve çocuğa karşı şiddet bir insanlık suçudur.

"KADINA EL KALDIRANIN ELİ DE VİCDANI DA KARARMIŞTIR"

Eşref-i mahlûkat olan insana, hele hele kadına ve çocuğa karşı şiddet bir insanlık suçudur, insanlığa ihanettir. Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır. Akıl, vicdan, ahlak ve izan sahibi hiçbir erkeğin de anne, eş, kardeş, evlat olarak hayatı paylaştığı kadınlara karşı menfi bir tutum içinde olması düşünülemez.

“Önce insan” diyen, devlet felsefesinin temeline insanı yerleştiren, özellikle de cenneti annelerin ayakları altına seren bir inancın mensupları olarak böylesi bir tavır zaten bize yakışmaz. Bu konuda siyasi hayatım boyunca büyük bir hassasiyet ve kararlılık içinde oldum. İnşallah bundan geri adım atmayacağız.

Kadınların da kendi meselelerine daha fazla sahip çıktığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Her türlü şiddetin mağduru olan kadınlar itirazlarını yükselttikçe, inşallah değişim çok daha hızlı gerçekleşecektir. Sizler bu şekilde sağlam ve dirayetli durdukça, biz de sizden aldığımız güç, cesaret ve ilhamla çok daha ileri adımlar atmayı sürdüreceğiz.

Değerli hanımefendiler, çok değerli kardeşlerim; açıkça söylemek gerekirse, kadına ve çocuğa şiddet sorununu rakamlar veya istatistikler üzerinden konuşmayı doğru bulmuyorum. Bunun sebebi, Türkiye’nin bu meselede başkalarına kıyasla daha kötü bir durumda olması değildir. Tam tersine, Avrupa ülkelerine göre biz çok çok ilerideyiz.

"TEK BİR KAYIP BİLE ÇOKTUR"

Bize örnek gösterilen Avrupa ülkelerinin yapmadığı, yapamadığı önleyici ve koruyucu düzenlemeleri hayata geçirmiş bir ülkeyiz.  Kadınlarla birlikte verdiğimiz mücadele sayesinde bu alanda büyük bir paradigma değişimine imza attık. Birazdan hukuki, idari ve iş hayatında yaptığımız düzenlemeleri sizlerle kısaca paylaşacağım. Burada mesele asla istatistikler veya istatistiki oranlar değildir. Burada esas mesele candır; yaradılmışların en şereflisi olan insandır. Merhum Neşet Ertaş’ın “Kadınlar insandır, biz insanoğlu” dediği o yüce ruhtur.

Bir defa şunun anlaşılmasını isterim: Tek bir hanım kardeşimiz bile şiddete uğruyor, şiddet kurbanı oluyorsa bu, bizim için küçük kıyametin koptuğunun habercisidir. Gazetelerde okuduğumuz haberlerde, seyrettiğimiz her bir şiddet olayının aslında yarım kalmış bir insan hikâyesine, öksüz kalmış bir çocuğa, evlat acısı hiç dinmeyen anne babaya, sönüp giden hayallere tekabül ettiğini aklımızdan bir an olsun çıkaramayız. Tek bir kayıp bile çoktur.

"GAZZE SOYKIRIMINDA ŞEHİT OLAN 70.000 FİLİSTİNLİNİN ÜÇTE İKİSİNİ MAALESEF KADIN VE ÇOCUKLAR OLUŞTURUYOR"

Adına hüzün vericidir; istatistikler arasında kaybolmasına müsaade edilmeyecek kadar değerlidir. Biz meseleye bu zaviyeden, yani tamamen insan merkezli bakıyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadelede elde ettiğimiz tüm başarılara rağmen, şiddeti sıfırlayamamanın üzüntüsünü her müessif olayda hissediyoruz.

Kıymetli misafirlerimiz, elbette bunları açık yüreklilikle ifade ederken şu gerçeğin de farkındayız: Dünyada her gün binlerce insan, bilhassa kadın ve çocuklar, farklı sebeplerle fiziki ya da psikolojik şiddete uğruyor.

Örneğin Avrupa’da her yıl 2.300 kadın, eşleri veya eski eşleri tarafından acımasızca öldürülüyor. Keza çatışma ve savaşların yükünü de en fazla kadın ve çocuklar çekiyor. İsrail’in son iki yılda Gazze’de katlettiği çocukların sayısı 20 binin üzerinde. Gazze soykırımında şehit olan 70.000 Filistinlinin üçte ikisini maalesef kadın ve çocuklar oluşturuyor.

Bunlar, vicdan sahipleri için son derece ürkütücü rakamlardır. İnsanlıktan nasibini almış bir kimse bu trajedilere kayıtsız kalamaz.

Hal böyleyken uzun süredir üzüntü ve utanç verici bir çifte standartla karşı karşıyayız. Gazzeli kadınlara yönelik barbarlık, son iki yılda şahit olduğumuz üzere hak ettiği tepkiyi görmedi. Failin ve mağdurun kimliği, verilecek tepkinin dozunu burada da belirledi. İsrail’in işlediği cinayetlerin vehametiyle orantılı bir baskı ne yazık ki kurulmadı. Bunun vicdanlarda açtığı yarayı en iyi, şu an bu salonda bulunan Gazzeli kardeşlerimiz biliyor.

Burada çok açık ve net söylüyorum: Tepkilerinin ölçüsünü mağdurlar ve faillerin kimliklerine göre ayarlayanlar, o suçu işleyenler kadar zulme ve adaletsizliğe ortak olmuşlardır. Şunun da bilinmesinde fayda görüyorum: Kadına ve çocuğa şiddeti belli bir bölgeye, ülkeye veya topluma mal eden yaklaşımlar, sorunun çözümüne değil, kronikleşmesine sebep oluyor.

Aynı çevreler, Gazzeli kadınları görmedikleri gibi bugün popüler kültürün mağdur ettiği kadınları, kapitalist sistemin vahşi dişlileri arasında ezilen kadınları, moda sektörünün metalaştırdığı kadınları da görmezden geliyor.

Oysa kadınların can, mal ve onuruna yönelik her saldırı; aması, fakatsızı olmadan karşı durulması gereken insanlık dışı bir eylemdir. Bunlarla mücadele etmek de insan olarak birbirimize karşı görevimizdir. Kadına şiddet gibi özünde insani bir meselenin ideolojik kavgalara meze yapılmasını, mevzi savaşlarına alet edilmesini bizler tasvip etmiyoruz.

Gazze soykırımının bu konuda küresel düzeyde bir öz eleştiriye vesile olmasını diliyorum. Biz Türkiye olarak ülkemizde olduğu gibi dünyada da kalıpları zorlamaya ezberleri değiştirmeye konformistlerin rahatını bozmaya devam edeceğiz. 

Kardeşlerim, unutmayın: Zalimin de mazlumun da kimliğine bakmadan hakkı savunacak, hakikatleri her platformda gür bir seda ile haykıracağız. Bir kardeşiniz olarak sizlere sesleniyorum; Türkiye bugüne kadar hep yanınızda oldu, inşallah hep yanınızda olacağız.

Buradaki kardeşlerimin şahsında Gazze’nin cefakâr, fedakâr ve her biri direniş abidesi olan cesur kadınlarını bir kez daha saygıyla selamlıyor, şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum.

Toplumun temeli olan ailenin kilit taşı kadındır. Kadın mutlu ise aile mutludur. Kadın huzurlu ise o ailede huzur vardır. Kadına yönelik şiddet en başta ailenin huzuruna geleceğine vurulmuş menfur bir darbedir. Bizim kültürümüzde aile mahremiyeti olan bir yapıdır. Bu yılı aile yılı olarak ilan ettik. bir evin giriş ya da bahçe kapısından ötesi kişinin mahremi olarak görülür ama zulüm varsa haksızlık varsa, kadına ve çocuğa şiddet varsa burada artık aile mahremiyetinden söz edilemez. Şiddet kişi ile sınırlı bir hadise değildir.

"ŞİDDET TÜM TOPLUMU ENFEKTE EDER"

Şiddet tüm toplumu enfekte eden bir meseledir. Müdahale edilmeyen her şiddet zamanla büyüyüp başka olaylara sirayet ediyor. Erken yaşlardan itibaren şiddet maruz kalan çocuklar meselelerini şiddetle çözmeye meyil ediyor. Bunun çözümü aile kurumuna sahip çıkmaktan geçiyor. Şehir hayatında ailenin omuzuna binen yük de artmakta. Kadın ile erkek arasındaki rol dağılımının adaletli yapılması şarttır. Eski davranış kalıplarının aynen devam etmesi beklenemez.

"ÇOCUK YETİŞTİRMEDE EŞLERİMİZE DAHA FAZLA DESTEK OLMALIYIZ"

Çocuk yetiştirmede babalara da önemli sorumluluklar düştüğüne inanıyorum. Dijital dünyadan doğan tehditler artarken çocuklara kol kanat germek sadece annelerin değil babaların da birincil görevidir. Hayatı paylaştığımız eşlerimize daha fazla destek olmamız gerekiyor. Babalardan ellerini taşın altına daha fazla koymalarını istirham ediyorum.

2023 Mayıs seçimlerinde kadın vekil sayısı 119'a, temsil oranı 5 kat artarak yüzde 19,83'e yükseldi. Bu başarıların altına imzasını atan hanım kardeşlerimizi yürekten tebrik ediyorum. 

5. EYLEM PLANI DEVREDE 

Şiddetsiz bir toplumun inşası için delile dayalıçok sektörlü politikalar geliştireceğiz. Güvenli kamusal, sosyal, dijital alanların yaygınlaştırılması için geniş bir yelpazede çalışma gerçekleştireceğiz. Erken uyarı ve müdahale sistemlerini geliştireceğiz. Kadına yönelik şiddetle mücadele 5. eylem planının hayırlı olmasını diliyorum. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Bir kez daha kadına şiddet insanlığa ihanettir diyorum.

Siber suç operasyonlarında 10 günde 429 şüpheli yakalandı İmamoğlu’na 2 bin 352 yıla kadar hapis istemi! Bakan Kurum'dan Yüzyılın Konut Projesi paylaşımı Ziyaret sonrası Bahçeli'den ilk açıklama