PKK silah bırakma konusunda samimi mi? Süreç nasıl ilerleyecek? Abdurrahman Kurt'tan Haberet'e özel açıklamalar

Terörsüz Türkiye yolunda dün sabah saatlerinde Türkiye'de yepyeni bir pencere açıldı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin attığı ilk adımla başlayan süreçte, son olarak dün de beklenen açıklama geldi ve PKK kendini fesh ettiğini açıkladı.

Süreç, oldukça merak edilirken Türkiye'de terörün kökten bitmesi için yapılan bu hamleler oldukça sevinçle karşılandı. Öyle ki birçok ilde PKK'nın feshini bildirmesinin ardından halaylarla kutlamalar yapıldı.

Bir yanda umut dolu bir durum varken sürecin nasıl ilerleyeceği, Türkiye'yi bundan sonra nelerin beklediği gibi birçok soru da cevap bekliyor.

Konu ile ilgili merak edilenleri 23. Dönem AK Parti Milletvekili Abdurrahman Kurt'a sordum.

• PKK'nın silah bırakma kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? Örgüt silah bırakma konusunda samimi mi?

Bu karar Türkiye açısından ve bölge açısından tarihi bir karar. Bu örgütlerin bir çoğu maalesef bu süreçler içinde proksy durumlara düşüyorlar. Birçok ülkenin kullandığı ve Türkiye'nin güçsüzleşmesiyle ilgili süreçlerde de etkili oluyorlardı. Aslında ne örgütler kazanıyor, ne de bölge halkı ama sadece istismar eden uluslararası güçler bundan faydalanıyorlardı. Dolayısıyla örgütün son kararında da özellikle buna dikkat çeken bir cümle var, "Uluslarası güçlerin Kürt sorununda özellikle I. Dünya Savaşı'ndan sonra oluşumundaki katkıları", tabir-i caizse iğneli bir şekilde hatırlatılarak bu sürece engel olmamaları şeklinde bir talepleri olması 'samimi mi' sorunuzdaki cevabı olarak o cümlede yatıyor. Bu anlamda çok önemli. Samimi gözüküyor.

• Sizce süreç nasıl ilerleyecek?

Sürecin teknik boyutları var. En önemli aşama bu. Bu teknik boyutlar da silah bırakma ve örgüt elemanlarının tasnifi ve tasfiyesi. Dolayısıyla bu sürece ilişkin de devletimizin elinde ciddi anlamda bir envanter ve bu konuda da yetkinlik söz konusu. Dolayısıyla bu sürece ilişkin de silahların bırakılması, örgüt elemanlarının tasnifi ve tasfiyesi, buna göre bir sürecin Türkiye’ye dönecekler, dönüşten sonrası, bunların sosyal sürece intibakları ve dönemeyecek olanlar şeklinde ayrılacak gruplara ilişkin de devletimizin daha önceki çözüm süreçlerinden kaynaklı birçok alanda yapılmış tecrübeleri var.

Bu anlamda, özellikle bu süreç bu yaz sonu, haziran sonuna kadar ilerleyecek. Dolayısıyla ilk etapta bu söz konusu. İnsani adımlar bunu izleyebilir. Bunlardan bir tanesi özellikle Diyarbakır annelerinin çocuklarına kavuşmalarına öncelik verilmesidir. Bu, örgüt tarafından çocukların serbest bırakılması açısından önemli. Devlet açısından baktığımızda da bu hasta tutuklular konusu şu anda gündemde. Ve ceza infaz kurumlarının gözlemlerinde, infaz sonrasındaki duruma ilişkin bazı talepler var. Karşılıklı olarak, insani olarak bu adımlar atılabilir diye düşünüyorum.

• Bölge halkı bu karardan nasıl etkilenir?

Bölge halkına gelince, bölge halkı ortaya çıkan sevinç tablosundan da anlaşılacağı üzere bundan çok müspet yönde etkilenecek. Bir kere terörizm damgası ve gölgesi kalkacağı için ticaret ve sosyal hayat bu anlamda çok gelişecek.

Bunun önündeki engeller devlet her ne kadar şimdiye kadar ticaretin gelişmesi için pek çok teşvik paketi açıkladıysa da gerçi uzun zamandır AK Parti döneminde ciddi yatırımlar yapıldıysa da gereken ilgiyi bu terör korkusu ve gölgesinden dolayı alamadığını düşündüğümüz bir süreç.

Halk da bunun farkında. Dolayısıyla bunun kalkacağı için bu süreçlerden, teşviklerden, sosyal yaşamdaki refah ve huzurdan çok ciddi anlamda istifade edecek bölge. Korkusuz, kaygısız, çocuklarını kaybetme korkusu olmadan, terör gölgesinde kalmadan yaşamanın rahatlığını da hissedecekler. Dolayısıyla bölge halkı birinci derecede bundan çok memnun ve mutlu durumda şu an.

•  Bu durumun YPG/PYD konusuna etkisi olacak mı?

YPG Türkiye'nin geldiği bu pozisyon itibarıyla, Suriye'nin bütünlüğü içerisinde ama oradaki halkların da ihtiyaçlarını karşılayacak, kucaklayıcı bir anayasa ve bütünleyici bir Suriye yapısı içerisinde, kendilerini ifade edebildikleri siyasal ve sosyal alanda yer bulmaları yeterli olacaktır.

Ayrışmış bir Suriye, İsrail'in ve uluslararası emperyalizmin hizmetinde olmayan bir Suriye, herkesin istifadesinde olacaktır. Öbür türlü, uzun süre kan ve gözyaşı herkesi kuşatır. Oradaki Kürt halkı da bunu istemeyeceği için, ortada bu süreç ile başlatılan süreçler, daha önceden başlatılan şu süreçler, Suriye yönetimiyle olumlu gidecek şekilde bu süreçten de etkilenecektir.

• Sürecin daha önceki çözüm sürecinde olduğu gibi sonuçlanma riski var mı?

Bu konular hassas konular. Elbette her zaman riskleri olan konular. Bir önceki çözüm sürecindeki gibi elbette ki etkilenmez ama riskler yok mu, başka riskler her zaman olabilir. Çünkü az önce de söylediğim gibi, bu hem Kürtlerin hem Türklerin menfaatini değil, kendi menfaatini özenleyen, nüfuz sahibi istihbarat güçleri her zaman sahada olacaklardır. Bize düşen; daha dikkatli, daha bütünlükçü bir dil içerisinde, yaralayıcı olmayan, onarıcı olan üsluplar içerisinde süreci sonuçlandırana kadar ciddi bir çaba ve emek sarf etmemiz gerekiyor. Ama yolun büyük kısmı, kapının alındığını ifade etmek mümkün şu aşamada. Umarım hepimize hayırlı, uğurlu, mutlulukla dolu bir geleceğin kapısı olur bu süreçler.