"Terörsüz Türkiye" sürecinde hangi aşamadayız? | Numan Kurtulmuş: Bu sefer mutlaka başaracağız

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Terörsüz Türkiye" sürecinde yasal düzenlemelerin ancak ve ancak MİT ile Milli Savunma Bakanlığı'ndan gelecek "Evet, örgüt kendisini feshetmiştir, sahada ciddi bir silahsızlanma sağlanmıştır" açıklamasıyla olabileceğini söyledi. Kurtulmuş ayrıca "Açık söyleyeyim, bu sefer mutlaka başaracağız, bu sefer mutlaka kazanacağız" dedi.

"Terörsüz Türkiye" sürecinde hangi aşamadayız? | Numan Kurtulmuş: Bu sefer mutlaka başaracağız

Kurtulmuş, medya kuruluşlarının genel yayın yönetmenleriyle TBMM İstanbul Florya Atatürk Deniz Köşkü ve Sosyal Tesisleri'nde bir araya gelerek, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun önemli ve tarihi bir görev üstlendiğini belirten Kurtulmuş, "Bugün itibarıyla da 16. toplantısını geride bırakarak önemli bir fonksiyonu icra etti. Bundan sonra da artık nihai noktaya doğru geliyor." ifadesini kullandı.

Komisyona farklı kesimlerden birçok kişinin katılarak fikrini beyan ettiğini dile getiren Kurtulmuş, "Buraya gelip katılan, komisyonda fikir beyan edenlerden hiçbirisi, 'Biz bu süreci istemiyoruz, bu süreç olmasın' diye bir beyanda bulunmadı." dedi.

Kurtulmuş, herkesin "Terörsüz Türkiye" için önemli fikirler ortaya koyduğunu ve bunların kayıt altına alındığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Burada ana konular ortaya çıktı. Bunlardan bir tanesi 'kardeşlik' meselesidir. Türkiye'de bu süreç, aslında Türkler ile Kürtler arasında bir barış süreci değil, devlete karşı mücadele eden terör örgütünün silahlarını bırakmasını ilan etmesiyle birlikte başlayan bir sürecin parlamento tarafından dikkatle izlenmesi sürecidir. Bir diğer husus ise bu süreç, bir pazarlık süreci değildir. Aşağı yukarı katılanların kahir ekseriyeti bu kanaatte olduklarını ifade ettiler."

"ÖRGÜTLE DEVLET ARASINDA BİR PAZARLIK SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"

"Terörsüz Türkiye" sürecinin İmralı'dan yapılan açıklamalar ve terör örgütü PKK'nın kendini feshetmesi, silah bırakma kararıyla başladığını anımsatan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dolayısıyla herhangi bir şekilde örgütle devlet arasında bir pazarlık söz konusu değildir, bugüne kadar da olmamıştır. Örgütün de maksimalist taleplerle gündeme gelmediğini zaten kamuoyuna yapılan açıklamalarla da biliyoruz. Örneğin, federasyon gibi, birtakım ayrıcalıkların tesis edilmesi gibi, başka bir dilin Türkçenin yanında resmi dil olmasının talep edilmesi gibi bazı taleplerin gündeme gelmediğini biliyoruz. Dolayısıyla bunun bir pazarlık süreci olmadığı, devletin iradesinin, terörsüz bir Türkiye'yi kurma iradesiyle birlikte terör örgütünün de kendisini feshetme süreciyle ilgili kendisinden beklenen adımları atmaya başlaması. Henüz adımların tamamlandığını ifade edecek noktada değiliz ama özellikle 26 Ekim açıklamasıyla birlikte, yani artık Türkiye sınırları içerisinde hiçbir şekilde terör faaliyeti yapılmayacağına ilişkin açıklamayla birlikte konu yeni bir safhaya, yeni bir merhaleye gelmiştir. Dolayısıyla bu meselenin de çok önemli olduğunu, toplumumuzun büyük kesimlerinin de buna bu şekilde baktığının altını çizmek isterim."

Sürecin hızla ve kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, "Geniş müzakere ilkesi yani sadece belli çevrelerin görüşünü değil, geniş olarak toplumun görüşlerinin alınması ve ısrarla söylediğimiz şey, bir üçüncü göze ihtiyaç yok, bir arabulucuya ihtiyaç yok. Türkiye bunu kendi imkanlarıyla, kendi siyasi olgunluğuyla ortaya koyabilir. TBMM'deki bu komisyonumuz da esas itibarıyla Türkiye modelinin en önemli ayaklarından birisi oldu. Bir daha bir dış güce, bir üçüncü göze ihtiyaç duyulmaksızın süreci millet adına takip edecek bir komisyon olarak bugüne kadar geldi." sözlerini sarf etti.

Kurtulmuş, bundan sonraki süreçte çok daha dikkatli olmaları gerektiğinin altını çizerek, "Bu süreçle ilgili evet, siyasette büyük bir konsensüs var. 'Bir an evvel terör meselesini geride bırakalım, şartlar olumlu ilerliyor ama sonuçta bizim istediğimiz kadar olmasın' diye çabalayan, bir kenarda, köşede bekleyen iç ve dış bazı unsurların bu süreci zehirlemek için, sürece zarar vermek için provokasyonlar dahil her türlü çabayı ortaya koyabilmesi muhtemeldir. Buna karşı da uyanık olmak gerektiğini ifade etmek isterim." değerlendirmesinde bulundu.

Komisyonun gelecek hafta yapacağı toplantıya ilişkin Kurtulmuş, "İnşallah bu hafta perşembe günü yine İçişleri Bakanı'mız, Milli Savunma Bakanı'mız ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı'mız gelip en başta yaptıkları sunumla bugün arasında neler oldu, hangi adımlar atıldı bunları anlatacaklar." bilgisini verdi.

"KOMİSYON ÇALIŞMALARININ TOPARLANMASI SÜRECİNE GİRİYORUZ"

Komisyon çalışmalarının toparlanması sürecine girildiğini aktaran Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Burada bundan sonraki adım, bizim en baştan beri söylediğimiz, zaten sürecin buraya kadar gelmesini sağlayan en önemli husus, örgütün 'Ben silahları bırakıyorum ve kendimi tasfiye ediyorum' ilanıdır. Şimdi örgütün gerçekten silahları bıraktığının ve kendisini tasfiye ettiğinin tespit ve tescili bundan sonraki aşamanın en kritik noktasıdır yani bunu biz Meclis olarak yapacak durumda değiliz. Milli güvenlikle ilgili kurumlarımızın, başta Milli İstihbarat Teşkilatı ve Milli Savunma Bakanlığı unsurlarının, 'Evet, örgüt kendisini feshetmiştir, sahada ciddi bir silahsızlanma sağlanmıştır' diyerek bu tespiti yapmasından sonra Meclis'in konunun gerektirdiği birtakım yasal düzenlemeleri gerçekleştirmesi mümkün olabilecektir. Bu çerçevede bizim komisyon olarak üzerinde durduğumuz konu ise bundan sonraki temel görevimiz, raporlamadır. Yani neler konuşuldu, bunun perspektifi nedir ve bundan sonra TBMM Genel Kuruluna hangi teklifleri sunacaktır, bunları arkadaşlarla da diğer bütün partilerin temsilcileriyle de bir araya gelerek son görüşmelerimizi geçtiğimiz hafta yaptık ve onlar da hazırlıklarını yapacak ve sonunda bir raporu ortaya koyacağız."

Kurtulmuş, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun Meclis teamüllerine ve Türkiye'nin hukuk sistemine uygun bir komisyon olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Ayrıca bazen şöyle bir yanlış algılama da ortaya çıkıyor. 'Bu komisyon yasal düzenlemeleri yapacak, bu komisyon anayasa düzenlemeleri yapacak.' Hayır, değil. Bu komisyon, niteliği, tanımı itibarıyla tavsiye niteliğinde kararlar alan bir komisyondur. Şimdiye kadar bütün kararlarımızı hemen hemen ittifakla aldık. Şimdi bu kararı da ittifakla alırsak bu zaten bir siyasi çerçeveyi, bir perspektifi TBMM'ye de göndermiş olacak. Ümit ederim ki, önümüzdeki dönemi kısa bir süre içerisinde tamamlayarak bu tarihi misyonu, Türkiye'nin önüne çıkmış olan bu fevkalade önemli bir gelişmeyi başarıyla kendi adımıza tamamlayarak Meclis Genel Kurulu'na çalışmalar yapılmak üzere gönderilir ve kazasız belasız bu süreç atlatılır."

Komisyonun, kurulduğu günden itibaren uyumlu çalıştığını belirten Kurtulmuş, bundan sonra da komisyonun aynı şekilde üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğine inandığını dile getirdi.

TOM BARRACK'IN SURİYE AÇIKLAMALARI

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın Suriye ve bölgeyle ilgili bazı açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, siyasetteki önemli noktalardan birisinin de empati yapmak olduğunu söyledi.

Kurtulmuş, "Ben Amerikan Büyükelçisi olsam burada 'Amerika'nın milli menfaatleri neyi gerektiriyor?' diye, 'Nasıl adımlar atarım?' onu düşünürüm öyle değil mi ki ona karşı cevap hazırlayabileyim, ona karşı adımımı atabileyim." değerlendirmesinde bulundu.

Bölgede güçlü bir devletin varlığının ve hiçbir ülkenin halkının birlik ve beraberlik içerisinde olmasının istenmediğini vurgulayan Numan Kurtulmuş, yine bölgede hiçbir etnik yapının tamamıyla eşit bir hava içerisinde diğerleriyle entegre olmasının da istenmediğini, bunun bilindiğini dile getirdi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dolayısıyla bizim de yapmamız gereken onların tam da istemedikleri şeyleri gerçekleştirmektir. Yani hak ve özgürlükleri geliştirmek, demokratik standartlarımızı yükseltmek, bölgedeki halklar arasında etnik ve mezhebi fitneyi ortaya çıkaran sebeplerin tamamıyla izole edilmesini temin etmek ve bunu da bir çerçeve içerisinde müzakere etmek, ortaya koymaktır. Burada çok şükür Türkiye sadece bölgesindeki ülkeler değil, çok geniş coğrafyalarımızdaki ülkelerin hiçbirisiyle kıyaslanmayacak kadar büyük bir demokratik olgunluğa sahiptir. Bu anlamda tereddüt etmeden başkaları ne yaparsa yapsın, biz kendi birliğimizi, beraberliğimizi ortaya koyarsak da buradan sonuç alırız."

Diyarbakır'daki Dicle Üniversitesinde yaptığı konuşmayı ve Kürtçe dizeler okuduğunu anımsatan Kurtulmuş, bu açıklamaların TBMM'nin internet sitesinden de yayımlandığını aktardı.

"ANA DİLİNİ BAHANE EDEREK AYRILIKÇILIK YAPMAK HARAMDIR"

Bugüne kadar Meclis Başkanlığının internet sitesinden İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça, Rusça gibi dillerde yayınlar yapıldığını anlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Birisi gelmiş ziyaret etmiş, 'jest olsun' diye Rusça bir şey koymuşuz, işte Arapça bir şey koymuşuz. Şimdi ondan rahatsızlık duymayanlar, kendi komşusunun, kendi hısımının, kendi mahallesinde yaşayan insanın ana dilinden rahatsızlık duyuyor, bizim bu zihniyeti bir tarafa koymamız lazım. İnsanların kendi kültürünü, kendi geleneklerini her platformda rahat bir şekilde kullanmaları ayrı bir şey… Ben yıllardır söylüyorum, ana dili ana sütü kadar helaldir ama ana dilini bahane ederek ayrılıkçılık yapmak da haramdır. Türkiye'de resmi dil Türkçedir, Türkçenin dışında hiçbiri resmi değil zaten mevzubahis olamaz. Ama insanlar kendi dillerini, kültürlerini geliştirsinler. Yani biz bunun üzerinden, ben hatırlıyorum İstanbul Manifaturacılar Çarşısında sizler de hatırlarsınız, İstanbul Manifaturacılar Çarşısının önünde ben polisle seyyar satıcılar arasında kovalamacaya çok şahit olmuş adamım, o zaman çocukluğumuzda, gençliğimizde. Rahmetli Özal geldi, yasak denilen o Kürtçe türküler vesaireler serbest bir şekilde ortaya çıktı, hiçbir şey olmadı."

Kurtulmuş, son 23 yılda gerçekleştirilenleri, TRT Kurdi'nin yayın yaptığını anımsatarak, "Ne oldu? Kıyamet kopmadı. Şimdi bu anlamda bizim bu ülkedeki vatandaşlarımızın psikolojik olarak, aidiyet duygusunu artıracak adımların atılmasında hiçbir beis yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yapısıyla ilgili, resmi diliyle ilgili, ilk dört maddeyle ilgili en ufak bir tartışma söz konusu değildir, olmamıştır ve bundan sonraki süreçlerde bu konu asla gündeme gelmeyecektir. Yani ne federasyon ne yeni bir resmi dil, vesaire böyle bir talebin mevzubahis olması bile düşünülemez."

Kurtulmuş, Türkiye'nin mevcut devlet yapısı içerisinde hak ve özgürlüğün genişletilmesinin her zaman konuşulan konulardan olduğuna işaret etti.

"YA BİZ KAZANACAĞIZ YA EMPERYALİZM KAZANACAK"

Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin "Geldiğimiz noktayı, 1 Ekim'den bugüne kadar geçen süreçte azı gitti çoğu mu kaldı, çoğu gitti azı mı kaldı?" sorusuna Kurtulmuş, "Çok fazlası gitti, azı kaldı. Açık söyleyeyim, bu sefer mutlaka başaracağız, bu sefer mutlaka kazanacağız. Söylemeye devam ediyorum, bir kez daha burada söyleyeceğim, ya biz kazanacağız ya emperyalizm kazanacak. İş bu kadar açık bir noktadadır." yanıtını verdi.

Bir gazetecinin "Çözüm süreci dönemiyle bugünü hep karşılaştırıyorlar. Bu karşılaştırmayı siz doğru buluyor musunuz, bir benzerlik var mı? Orada neden biz neticeye ulaşamamıştık? Buradaki neticeye çok yakın olduğumuzu bir önceki döneme bakarak nasıl söyleyebiliriz?" sorusu üzerine Kurtulmuş, süreçlerle ilgili farklılıklar olduğunu belirtti.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Her şeyden evvel üzülerek ifade ediyorum, o dönem içerisinde devlet adına bu süreci yürüten kurumların neredeyse tamamı FETÖ'cülerin yönetimindeydi, onların etkisi altındaydı. Habur'daki provokasyonun nasıl ve kimler tarafından yapıldığını gayet iyi biliyorsunuz. Oslo'daki müzakerenin daha mürekkebi kurumadan yine Milli İstihbaratın içerisindeki elemanlar tarafından servis edildiğini biliyorsunuz. İşte o anlaşmanın yapılmasından 2-3 gün sonra Fransa'da 3 PKK'lının infaz edildiğini, bunu infaz eden adamın da sonradan yakalanarak cezaevine konulduğunu ve cezaevinde öldürüldüğünü biliyorsunuz. Yani bir siyasi irade bunun olmasını istiyordu ama devletin içinde de yuvalanmış başkalarına ait bir siyasi irade bu işin olmamasını istiyordu."

Terörsüz Türkiye sürecinin en önemli hususunun MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yolu açması, bunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın elini taşın altına koyarak devlet politikası haline getirmesi olduğunu söyleyen Kurtulmuş, siyasi partilerin de süreci sahiplendiğini dile getirdi.

Süreci başından beri yürüten devlet kurumlarının tamamının siyasi iradenin emri altında olduğunun altını çizen Kurtulmuş, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Bu, Türkiye için önemli bir kazançtır. Siyaset ilk sefer bir konu etrafında, çözüme ilişkin kanatları farklı olabilir ama 'Bu sorun çözülsün' diye siyaset ilk sefer ortak noktada duruyor. Bu fevkalade değerlidir. O geçmiş çözüm denemeleri sırasında siyasetin daha işin başından itibaren bu işi bir siyasi manevra alanına döndürdüğünü çok çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla bunları görmek lazım. Ayrıca Suriye'den vesaire falan bahsediyoruz ama en azından şimdilik ilanihaye böyle devam eder, etmez bilmiyorum ama bölgesel aktörlerin önemli oranda Türkiye'yi dışlayarak herhangi bir çözüm bulamayacaklarını biliyorlar. Bunun da bizim için artı olduğunu düşünüyorum. Ümit ederim elimizi hızlı tutarak, çabuk tutarak devam edeceğiz ve sonuç alacağız. Ben de hakikaten yakın bir noktada olduğumuzu düşünüyorum. Bu şu manaya gelmiyor, herhangi bir provokasyon olmaz, olur onlara karşı da tedbirli olacağız."

"PROVOKASYONLARA KARŞI UYANIK OLACAĞIZ"

Teröristbaşı Abdullah Öcalan'la ilgili TBMM'de sloganlar atılmasının, Diyarbakır'da yaşananların süreci sabote edip etmeyeceğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, Meclis'te söz konusu sloganların atılmasının, Diyarbakır'da ve başka yerlerde, milletin rahatsızlık duyduğu eylemlerin ortaya konulmasının provokasyon olduğunu vurguladı.

Kurtulmuş, "Başından beri biz bir şey söyledik, bu işin eğer bir altın oranı varsa Kürt'ün onurunu, Türk'ün gururunu koruyarak bu süreci tamamlamaktır." dedi.

Kürt halkıyla, Kürt'ün kimliğiyle hiçbir problemlerinin ve sıkıntılarının olmadığını ifade eden Kurtulmuş, herkesin eşit, özgür olduğunun altını çizdi.

Kurtulmuş, "Diyarbakır'da o rezalet ortaya çıkıyor. 3-5 tane adam orada ağza alınmayacak sözler söylüyor. İçişleri Bakanlığı da gereğini yerine getirdi. O sloganları atanların hepsi tutuklandı, elebaşları tutuklandı. Dolayısıyla bir taraftan bu tür şeylere, provokasyonlara karşı uyanık olacağız, bir taraftan da devlet olarak üzerimize düşen sorumlulukları yapacağız. Ancak o şekilde bu süreç ilerletilir." diye konuştu.

"Umut hakkına" ilişkin soruya karşılık Kurtulmuş, bu konunun Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun gündeminde bulunmadığını bildirdi.

PKK'nın silah bırakmasının denetimine yönelik soru üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bunun kontrolü güvenlik birimleri tarafından zaten yapılıyor, sürdürülüyor. Sürekli raporlamalar ortaya konuluyor. Hem Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde hem Milli İstihbarat Teşkilatı bünyesinde, belli yerlerde jandarmanın kontrolünde bu raporlamalar yapılıyor. Sonuçta bu raporları ortaya koyduklarında, 'Evet, örgüt kendisini feshetmiştir' kanaati bu birimler tarafından ortaya çıkarsa bunun bir yerde tespit edilmesi lazım. Türkiye'de de devletin en üst güvenlik merci, Milli Güvenlik Kurulu'dur. Milli Güvenlik Kurulu'nda bu konu tartışılır ve Milli Güvenlik Kurulu, PKK’nın artık bir silahlı örgüt olmaktan çıktığı yönünde bir karar alırsa bu meselenin hukuki zeminini tahkim etmiş olur. Benim kanaatim de böyledir."

Kaynak: AA

Hakan Fidan’dan Avrupa güvenliği ve Gazze mesajı Akın Gürlek'ten Özgür Özel'e tazminat davası Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Brezilya’da Gebze’de son durum ne?