MHP lideri Bahçeli'den önemli açıklamalar: “Gerekirse İmralı’ya kendim giderim”
MHP lideri Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, "Terörsüz Türkiye hedefinin hayat ve zemin bulması isteniyorsa İmralı'ya gidilmesine ayak sürümenin hiçbir manası olmayacaktır." dedi ve "Herkes İmralı’ya gidilme konusunda 3 maymunu oynarsa alırım yanıma 3 arkadaşımı kendi imkanlarımızla İmralı’ya gitmekten ve bir masa etrafında yüz yüze gelmekten imtina etmem" ifadelerini kullandı.MHP lideri, salondan MHP'li vekillere "İmralı'ya gitmeme izin veriyor musunuz?" diye sordu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin TBMM grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bahçeli'nin konuşmasına 'İmralı' çıkışı damga vurdu. Gündemdeki tartışmaya nokta koyulması gerektiğini söyleyen Bahçeli "Komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa açık açık söylüyorum, alırım yanıma 3 arkadaşımı, kendi imkanlarımızla İmralı'ya gitmekten, karşı karşıya gelmekten imtina etmem, gocunmam, çekinmem" ifadelerini kullandı.
Bahçeli'nin konuşmasından satır başları şu şekilde:
Yurt içinde ve yurt dışında televizyon ekranlarından, radyo kaynaklarından, sosyal medya platformlarından bugünkü toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımıza; gönül ve kültür coğrafyalarımızda huzurlu ve güvenli bir hayatın mücadelesini veren bütün kardeşlerimize kalbî selamlarımı iletiyorum. Alayını birden hasret ve muhabbetle bağrıma basıyorum.
Tam bir hafta önce, hepimizi yasa boğan; millî yürekleri acıyla dağlayan, gözyaşlarını sel olup akıtan elim bir uçak kazası yaşadık. Türk Silahlı Kuvvetlerine, envanterine kayıtlı CH-130 tipi bir askerî kargo uçağımız, 11 Kasım 2025 tarihinde Azerbaycan'ın Gence şehrinden Türkiye’ye gelmek üzere havalandıktan bir müddet sonra Gürcistan hava sahasında maalesef düşmüştür.
"ÜZÜNTÜMÜZ TAŞKIN VE TARİFSİZDİR"
Azerbaycan'ın 8 Kasım Zafer Bayramı günü münasebetiyle uçuş yapan F-16'ların bakım ekibinin yanı sıra uçağın mürettebatı ile beraber 20 kahramanımız görev dönüşünde şehadete yürümüşlerdir. Gerçekten de üzüntümüz taşkın ve tarifsizdir.
Kahraman vatan evlatlarının şerefli isimleri millî gönüllere kazınmış, geride bıraktıkları aileler ise hepimizin namusuna emanet edilmiştir. Her birinin ayrı hikâyesi, ayrı beceri ve kabiliyeti vardı. Hem asker olarak hem de uzmanlık alanlarında iyi yetişmişlerdi. Hepsi de milletimizin tertemiz sinesinden doğan, yüzleri kavruk Anadolu çocuklarıydı.
"İÇİMİZE KOR GİBİ DÜŞTÜ"
Al bayrağa sarılan naaşları, 17 ilimizde gözyaşlarıyla toprağa verildi. Tabutlara sarılan şehit çocukları, yarım kalmış hayalleriyle boynu bükük şehit eşleri içimize kor gibi düştü. Onlar faziletle ve fedakârca mücadele ettiler.
"TÜRK MİLLETİNİN BAŞI SAĞ OLSUN"
Şimdi de ilâhî rahmet ve mükâfatla cennete gittiler. 20 kahraman şehidimizin her birisine ayrıca, Orman Genel Müdürlüğü'nün Hırvatistan'da düşen uçağında şehit olan görevli pilotumuz Hasan Bahar’a da Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Muhterem ailelerinin, mesai ve silah arkadaşlarının, elbette büyük Türk milletinin başı sağ olsun diyorum.
"TALEP VE BEKLENTİMİZ BUDUR"
C-130 tipi kargo uçağımızın nasıl ve niçin düştüğü, bu elim olayın geri planındaki esrar perdesi kuşkusuz aydınlanacaktır. Bütün ihtimaller dikkatten ve gözden kaçırılmadan incelenecektir. Kaldı ki talep ve beklentimiz de budur.
Şu hususu söylemeden geçemeyeceğim: Askerî kargo uçağımızın düşmesi, kamuoyuna yansımasından hemen sonra, bilhassa sosyal medya vasıtasıyla yapılan maksatlı ve marazî yorum ve değerlendirmelerin iyi niyetten mahrum olduğu çok açıktır. Karanlık mahfillerce üretilen dezenformasyon kampanyasının nerelere kadar uzandığı, nasıl bir yalan ve iftira düzeneğinin harekete geçirildiği, her türlü izah ve ifadeden varestedir.
Resmî açıklamayı ve öğrenme zahmetine tenezzül etmeden, fiili kaza-kırım heyeti gibi yayın ve yorum yapanların, oturdukları yerden bilirkişilik taslayanların, cehil ve cüretkarları saklanamayacak düzeyde ortadadır. Arama-kurtarma çalışmalarının yapıldığı bir süreçte bile milletimize devamlı yalan ve yanlış malumatlar servis edenlerin insanlıklarından dahi şüphe duyulmalıdır. Esasen amaç üzüm yemek değil, bağcıyı zorda bırakmaktır.
Kara günümüzde, acının en ileri derecesinde şehitlerimizin ocaklara düşen ateşinin hepimizi yaktığı bir dönemde, spekülasyon değirmenine su taşıyanlar; neredeyse kesin hükme varanlar; Türkiye’yle ihtiyarı çevrelerle kuklalık yapmak dışında bir işe yaramayan utanmazlardır.
“Askerî kargo uçağımız düştü mü yoksa düşürüldü mü?” sorusunun cevabı ya da düştüyse buna neden olan amirlerin nelerden ibaret olduğu; yok, eğer dış bir müdahale ile düşürüldüyse fail mihrakların hüviyetleri elbette belirlenecektir. Ona göre de bir eylem planı, inanıyorum ki temin ve tertip edilecektir.
Zorlu ve sıkıntılı günleri devlet ve millet aleyhine bir dedikodu furyasına çevirenlerin maskeleri, ümit ediyorum ki indirilecektir. Devletimize güven ve itibar asıldır. Milletimize doğru ve isabetli bilgiler vermek, komplo teorilerine kapalı durmak ahlaki bir mükellefiyettir.
TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİ
Türk milleti kalıcı bir bahar havasına kavuşacaktır. Niyet hayırlı, inşallah netice de hayırlı olacaktır. Terörsüz Türkiye hedefini baltalamak için devreye giren siyasi devşirmelerin, devlet-millet kenetlenmesini anlayabilecek akli yetenekleri elbette yoktur. Hep dediğimiz gibi, her şey Türkiye içindir.
Osmanlı imparatorluğundan Türkiye Cumhuriyetine geçiş süreci TBMM'dir. Türkiye Cumhuriyeti bir demokrasi zaferi, muazzam bir halk hareketidir. Türk devlet felsefesine hangi açıdan bakarsak bakalım, millet devlettir, devlet millettir. Terörsüz Türkiye hedefi bir devlet politikası olduğu kadar, milletin demokratik gayesidir.
"NİYET HAYIRLI, NETİCE DE HAYIRLI OLACAKTIR"
Terörsüz Türkiye hedefi, son yüzyıl içinde yakaladığımız en önemli ve tarihî fırsatlardan birisi, belki de birincisidir. Bu kapsamda ülkemizin makus talihi değişecek, üzerimizde hesap yapan mehnus ve menfur emeller boşa düşecek, Türk milleti göz alıcı ve aynı zamanda kalıcı bir bahar havasına kavuşacaktır. Terörü siyasî nema olarak kullanan, sözde vatansever ve milletsever pozlar veren fesat ve nifak yuvaları Allah’ın izniyle çöküp gidecektir. Niyet hayırlıysa inşallah netice de hayırlı olacaktır.
Suyu bulandırmaya çalışanların suçlayıcı ve küstah siyasî tavırları, milletimiz nezdinde hükümsüz ve itibarsızdır. Bir devlet politikası hâline gelen Terörsüz Türkiye hedefini baltalamak için devreye giren, iyi kisvesiyle dalevereye heves eden siyasî devşirmelerin, devlet–millet kenetlenmesini anlayacak kadar aklî ve fikrî seviyeleri elbette yoktur.
"GEREKİRSE KENDİM İMRALI'YA GİDERİM"
Terörsüz Türkiye, gülen çocukların, sevinen anaların, huzurlu gelinlerin, sabırla şükür arasında ömür geçiren ümitli babaların remzidir.
Terörsüz Türkiye, terörsüz bölge; mazlumların gelecek ve gerçekleşecek olan güvenli ve güçlü hayatlarının bereketli menbaıdır. Yüz yüze, kuyruğa girip gelinmiştir. Çıktığımız sahilde gemiler yakıldığından geriye dönüş imkânı da kalmamıştır.
Bugün 17. toplantısını yapacak komisyon artık son düzlüğe girmiştir.
Ondan sonra İmralı’ya gidecek heyetin teşekkül ve tespitinin yapılması da muhtemeldir. Günlerdir süregelen “İmralı’ya gidilsin mi, gidilmesin mi?” tartışmalarına bir nokta koyulmalıdır.
Dürüst ve samimi ölçülerde Terörsüz Türkiye hedefinin hayat ve zemin bulması isteniyorsa, İmralı’ya gidilmesine ayak sürmenin hiçbir manası olmayacaktır.
Sürecin asıl muhataplarından birisi ile doğrudan temas kurulmayacaksa sonuç nasıl alınacaktır. İlerleme nasıl kaydedilecektir?
Şayet Meclis’te kurulan komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse açık açık söylüyorum:
Alırım yanıma üç arkadaşımı; kendi imkânlarımızla İmralı’ya gitmekten, çekinmekten, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten imtina etmem.
"İMRALI'YA GİTMEME İZİN VERİYOR MUSUNUZ?"
Huzurlarımızda terörsüz Türkiye hamlesine karşı atılan elim ve şeni iftiraları hem reddediyor hem de mefluş ve mühlis muhataplarına misliyle iade ediyorum. Terörsüz Türkiye’nin mahzun olduğunu ileri sürenlere, “Sizin alternatifiniz, sizin politik vizyonunuz, sizi çağ ve yüzyıl okuyacak birlik tasavvur ve teklifiniz nedir?” diye sormak en tabiî hakkımızdır.
Mertçe özgüven içinde muhatabımın gözünün içine baka baka söylerim.
Şimdi dava arkadaşlarıma sesleniyorum: İmralı'ya gitmeme izin veriyor musunuz? İşte milletin özü burada, öz kararı da budur diye sesleniyorum.
İBB İDDİANAMESİ
Hukukun üstünlüğü hepimiz için bağlayıcıdır. Hiç kimsenin ayrıcalığı yoktur. İddianamenin karalanması CHP'ye bir şey kazandırmayacak.
Bizim 2 konuda sahibi beklentimiz vardır.
1- Yargılama hızla tekâmül ettirilmeli, siyasi kuşatmaya alınarak tavsamasına ve tartışılmasına daha fazla müsaade edilmemelidir. Geciken adaletin adalet olmayacağı ortadadır. Hz. Mevlânâ’nın dediği gibi: “Adalet, her şeyi layık olduğu yere koymaktır.”
2- Daha önce de vurguladığım gibi, yargılama en başta TRT olmak üzere tüm televizyonlardan canlı yayın olarak gerçekleşmelidir. Türk milleti olan biten ne varsa görüp öğrenmelidir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran devasa boyutlu iddiaların mahkemede görüşülmesi ve duruşma etaplarının doğrudan takip edilmesi, aynı zamanda hukuk ve demokrasi güvenliğimizi de destekleyecektir.
İddianamenin ayrıntısına girmeyeceğim. Bilen de bilmeyen de gece gündüz ahkam kesmektedir. Aziz Atatürk'ün kurduğu CHP adına ekosistem denilen mafyalaşmış bir oluşum tarafından bedeli mukavilince satın alınmıştır.
"MİLLETİMİZİN HELAL RIZKI DOLANDIRILMIŞ, BELEDİYE KASASI BOŞALTILMIŞTIR"
Göz kamaştıran deprem konutlarından tutun da yol, köprü, tünel, savunma, sanayi ve şehir hastanelerine varıncaya kadar yapılan yatırım seferberliğini ve muhteşem eserleri eleştirmesi artık tamamıyla boşluktadır, boşunadır. Yavuz hırsızın ev sahibini bastırması gibi beyhude bir çırpınıştır. Emeklilerimizin karşılığı CHP’nin para kulelerindedir. Milletimizin helal rızkı dolandırılmış, belediye kasası boşaltılmıştır. Bunun adı hortumculuk değil, yüzyılın soygunudur.
Ne hukuktan, ne demokrasiden, ne işsizlikten, ne enflasyondan, ne de ekonominin diğer konu başlıklarından bahsetmeye bu yolsuzluk markalarının yüzü kalmamıştır. Türk milleti, kesintisiz şekilde sahnelenen ekonomik soygunların az veya çok benzerlerine defalarca şahit, maalesef defalarca da mahkûm olmuştur. Saldıran, tuzak kuran, komplo imal eden, zehir saçan ekonomik çetelerin, sermaye gruplarının, soyguncuların, rüşvetçilerin, küresel tefecilerin neyi amaçladıkları, nereye ulaşmak istedikleri vicdan sahibi her insanımızın esasen malumudur.