İmralı tutanağı Meclis'te okundu: Abdullah Öcalan'ı dinledik, çok olumlu geçti
İmralı tutanağı özeti TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda okundu. MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, "İmralı Adası'nda PKK'nın kurucusu Abdullah Öcalan'ı da dinledik. Peşin olarak şunu söyleyeyim: Bu dinleme çok olumlu geçmiştir. Hiç negatif bir unsur yoktur içinde. İnşallah bu ülke tüm prangalardan kurtulacaktır ve önce bölgeye sonra da dünyaya hukuku, nizamı dağıtacaktır" dedi.
"Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı.
Kurtulmuş, TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen 19. toplantının açılışında yaptığı konuşmanın ardından, komisyon tarafından hazırlanacak rapora ilişkin değerlendirmeleri için komisyon üyelerine söz verdi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, toplumsal barış için bütüncül ve cesur bir yaklaşım gerektiğini belirterek, bu noktada CHP olarak her tür adımı ve sözü, kimden gelirse gelsin bir fırsat sayarak her ortamda değerlendirmeyi görev bildiklerini söyledi.
Komisyonun hazırlayacağı raporun, Meclis'in, Türkiye'nin en temel sorunlarına nasıl baktığını, nasıl yaklaştığını, nasıl çözeceğini gösterdiği bir perspektif metni ve yol haritası şeklinde olması gerektiğini ifade eden Emir, "Rapor çalışması çok dikkatli, ayrıntılı ve yine demokratik süreçlerin sonuna kadar işletildiği, ortak aklın hayata geçirildiği ve hatta mümkünse oy birliğiyle, tüm milletvekillerinin, tüm partilerin sahipleneceği bir metin olmalıdır." diye konuştu.
CHP olarak daha önce 29 maddelik bir rapor hazırladıklarını anlatan Emir, gelinen noktada yeni gelişmeler olduğu için raporlarını güncellediklerini söyledi.
Emir, yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü, kayyum uygulamaları, toplumsal barış, kadın ve çocuk hakları, nefret suçları, AYM ve AİHM kararlarının uygulanması, infaz rejimi, inanç özgürlüğü ve güvenlik bürokrasisinin özlük hakları gibi başlıkları içeren raporu okudu.
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'ndan oluşturulan heyetin İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'nda Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin tutanaklarının açıklanmasının ardından rapora yönelik görüşlerini dile getireceklerini ifade etti.
DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, 18 toplantıda edindikleri izlenimleri 7 sayfalık bir raporla Meclis Başkanlığına teslim ettiklerini belirtti.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'ndan oluşturulan heyetin İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'na bir ziyaret yaptığını anımsatan Aksakal, şu ifadeleri kullandı:
"Aradan 10 gün geçti, orada neler konuşuldu, neler soruldu, ne cevaplar alındı ya da terörist başının Türk milletine ve yetkili makamlara bugüne kadar söylemediği neleri söyledi? Halihazırda şu an itibarıyla meçhul. Orada yaşananlar ve gözlemlenenler bugün tüm çıplaklığıyla burada anlatılmalı ve Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmenin tutanağı komisyon üyeleriyle paylaşılmalıdır. Belki kamuoyuyla paylaşmak farklı bir düşünce, algı olarak kabul edilebilir ama madem ki bu komisyon bir sorunun çözümü için bir araya gelmiştir, eğer burada birbirimizden saklayacağımız ya da konunun ana muhatabı olarak bize sunulmaya çalışılan terör örgütü başının neler söylediğini bilmeden burada verilecek olan kararlar ve görüşler sakat doğacaktır. Oraya giden arkadaşlarımız, izlenimlerini ve kendi görüş çerçevesi içerisinde paylaşacaklar. Karşı tarafın söylediği sözlerin hangi manaya geldiği noktasında her siyasi partinin ya da her bir komisyon üyesinin farklı değerlendirmeleri olabileceğinin kabulü mutlak suretle içselleştirilmelidir."
EMEP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, İmralı görüşmesi tutanaklarının ayrıntılarının komisyonla paylaşılması gerektiğini, tutanak bilgileri alınmadan rapor tartışmasını çok anlamlı bulmadıklarını söyledi.
"BÖLGENİN TERÖR POTANSİYELİNİN SIFIRLANMASI AMACINI VURGULAMAYA ÇALIŞTIK"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Trabzon Milletvekili Mustafa Şen, siyasi tutum belgesi olarak bir metin hazırladıklarını, bunun hukuki bir tutum olmadığını belirtti.
Metnin ana hatlarına ilişkin bilgi veren Şen, Komisyonun da adında yer alan dayanışma, kardeşlik ve demokrasi gibi kavramların izinden giden bir metin hazırladıklarını aktardı.
Şen, 9 ana bölümden oluşan metinde teröre karşı verilen mücadele devam ederken yapılan demokratikleşme adımlarına da yer verdiklerini belirterek, AK Parti'nin resmi belgelerinde Kürt sorunu ile alakalı yer alan söylemleri de metne eklediklerini ifade etti.
Sadece bir metni değil bir tarihi uygulamayı, fiiliyatı da ekleyerek raporu daha sağlam bir altyapıya kavuşturduklarını dile getiren Şen, komisyonda dinlenilen isimlerin söylemlerini de özet olarak metne eklediklerini bildirdi.
Uluslararası tecrübeleri de rapora aktardıklarını belirten Şen, "Terörsüz Türkiye" ve "Terörsüz Bölge" konularına da yer verdiklerini ifade etti. Şen, "Sadece Türkiye'de terörün sona erdirilmesi, PKK'nın silah bırakması, kendini tasfiye etmesi değil, çok daha ötesinde bölgenin terörden arındırılması, çok çok daha ötesinde ise ülkenin ve bölgenin terör potansiyelinin sıfırlanması amacını vurgulamaya çalıştık. Yani hiçbir şekilde içeriden ve dışarıdan böyle bir potansiyelin ortaya çıkarılıp kullanılamaması, aktive edilememesi görüşümüzü serdettik." diye konuştu.
Raporun bir diğer maddesinde ise ilkesel eşik olması gerektiğini belirttiklerini, yapılacaksa bir hukuki düzenlemeden söz ettiklerini ifade eden Şen, şunları söyledi:
"Her şeyden önce bir eşiğin belirlenmesi gerektiğini vurgulamaya çalıştık. İki aşırı uç söylenebilir: 'Örgüt silahlarını bıraksın, her şeyi bitirsin sonra kanun çıksın' ya da 'siz kanunu çıkarın onlar da bırakırlar.' Bunun ikisinin de olamayacağını biliyoruz. Onun yerine terör örgütünün kendini feshettiğine, kendi varlığına son verdiğine, devletin ilgili birimlerinin somut delillerle, 'Buraya kadar gelindi, bu, terör örgütünün artık bu işleri bıraktığının anlamlı vesikasıdır. Bundan sonrasında terör örgütü yoktur, gerekli kanuni düzenlemeler yapılabilir' dediği yerde, demesi halinde devletin ilgili otoritesinin, Meclisin kendi iradesiyle, isterse bu kanunu çıkarabileceğini belirtmeye çalıştık. Yani 'en başta kanun çıkar' ya da 'bir gitsin bakalım ne oluyor' oraya bırakılmaması gerektiğini belirtmeye çalıştık."
Kamu düzeninin korunması ve risk yönetimi yapılması gerektiğinin bilindiğini, süreci sabote etmeye çalışanların olduğunun görüldüğünü aktaran Şen, raporda, bir kanun çıkarılmak istenmesi durumunda ona ilham verecek içeriklere de yer verdiklerini söyledi.
Şen, şöyle konuştu:
"Örgüt üyeliği bir suç, kendini feshetmesiyle suç ortadan kalkar. Yardım ve yataklık yapmıştır, örgüt üyesi değildir, açıktır ki örgüt kendini feshettiyse, o tescil yapıldıktan sonra tabii bunlar, yardım ve yataklıktan suçlamak da düşer. Bunlar dışarıda olanlar için. Aynı şekilde hüküm giymişlerde de bu suçlar düşer. Aynı suçlardan bir yargılanma süreci devam ediyorsa orada da mahkeme düşer. Fakat bunlara '5 yıllık adli takip olması şartıyla' diye bir ibare koyduk. Önerimiz bu şekildedir. Örgüte üyeliğin dışında terör faaliyetlerine bulaşmış kişilerin içeride olanlarına ve halihazırda dışarıda yaşamını devam ettirenlerine, Türkiye'de bulunmaları halinde dışarıdakilerin, içeridekiler gibi Türk Ceza Kanunu'nun geçerli olacağını ancak örgütün kendini feshetmesi, silahlarını teslim etmesi ve kendi varlığına son vermesi sebebiyle kamu vicdanını incitmeyecek cezai indirimler düşünülebilir, bu Meclis'in takdiridir."
Hukuki düzenlemeye yönelik ilham olması için bir öneride bulunduklarını, bunun kanun yapıcı Meclis'in takdiri olduğunu vurgulayan Şen, kişilerin topluma kazandırılması ve demokratikleşme süreçlerinde sivil toplumun devreye girmesinin önemine değindi.
Seçim, siyasi partiler, yerel yönetimler kanunları ile ilgili idari mekanizmaların daha da fazla demokratikleştirilmesinin önemini ifade eden Şen, ekonomik olarak ülke ve bölge olarak nelerin kaybedildiğine, nelerin kazanabileceğine yönelik görüşlerine de yer verdiklerini kaydetti.
AK Parti Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler, Komisyonda, terörü bitirecek süreci yapılandırarak yaşamı korumanın, güçlendirmenin de yollarını aradıklarının altını çizdi.
Sürecin, Türkiye'nin ayağına pranga olan teröre kalıcı bir çözüm oluşturma amacını taşıdığını ifade eden Böhürler, "Sürecin içinde 'silahlar sussun' derken demokrasimizi ve siyasetimizi güçlendirmenin yollarını ortaya koyduk. Ama bu süreçte komisyonun içine Türkiye'nin bütün demokratikleşme sürecindeki sorunların konması da bu raporun hedefe odaklanmasını ve bir çözüm ortaya koymasını engeller." değerlendirmesinde bulundu.
"TERÖRSÜZ TÜRKİYE'YE KARŞI OLANLAR KANDAN BESLENENLERDİR"
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ise "Terörsüz Türkiye"yi milli ve tarihi bir hedef olarak nitelendirdi.
Söz konusu hedefin can alıcı noktasını iç barış ve huzur ortamının sağlam ve sağlıklı esaslarla ilelebet sağlanması olarak tanımlayan Yıldız, "Terörsüz Türkiye" hedefini Cumhuriyet tarihinin en önemli adım ve atılımı olarak değerlendirdi.
"Türkiye Yüzyılı"nın barış, diriliş, huzur ve kardeşlik yüzyılı olduğunu belirten Yıldız, "Hiç kimseyi ayırmadan, ayrıştırmadan, ayrı görmeden, milletimizin her güzel insanıyla ortak karar, kader ve keder istikametinde tek vücut olmak mutlak sağlanacaktır. 'Terörsüz Türkiye' birlik ve beraberliğini tahkim etmiş Türkiye'dir." diye konuştu.
Provokasyon peşinde olanların heveslerinin kursağında kalacağını vurgulayan Yıldız, "Tarihi bir fırsat eşiği önümüzdedir. Terörsüz Türkiye, isabetli ve tarihi bir politikanın ilanından ibarettir. Türkiye'miz bugüne kadar hiç olmadığı kadar dirençli, güvenli ve umutlu seviyededir. Bu yüksek seviyeyi heba etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur." dedi.
Sürecin başladığı günden bu yana güvenlik güçlerinden bir kişinin burnunun dahi kanamamasını en büyük kazanç olarak nitelendiren Yıldız, "Terörsüz Türkiye'ye karşı olanlar mutlak ve mutlak kandan beslenenlerdir." ifadesini kullandı.
Komisyon olarak her kesimden insanları dinlediklerini vurgulayan Yıldız, "En sonunda İmralı Adası'nda PKK'nın kurucusu Abdullah Öcalan'ı da dinledik. Peşin olarak şunu söyleyeyim: Bu dinleme çok olumlu geçmiştir. Hiç negatif bir unsur yoktur içinde. İnşallah bu ülke tüm prangalardan kurtulacaktır ve önce bölgeye sonra da dünyaya hukuku, nizamı dağıtacaktır." açıklamalarında bulundu.
Siyasi ve hukuki değerlendirmeleri içeren bir rapor hazırladıklarını aktaran Yıldız, şöyle konuştu:
"Yasal düzenlemeler yapılması için sahadaki durumun, yani silahların teslim edilmesi, imha edilmesi, örgüt yapısının ve bağlı kuruluşların, hangi ad altında olursa olsun tamamen dağıtılması, devletin emniyet güçleri tarafından bu hususun tespit edilmesi ve bu tespitlere binaen örgütün fiili varlığının sona erdiğini yetkililer, resmi merciler tarafından ilan edilmesinden sonra önümüzde, demokrasimizin, kardeşliğimizin önünde ne kadar engel varsa el birliğiyle çözelim diyorum."
"TOPLUMSAL RIZA, KAMU VİCDANI ÖNEMLİDİR"
Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Bülent Kaya, Komisyonun hazırlayacağı rapora ilişkin hazırlıklarının devam ettiğini söyledi. Kaya, şunları söyledi:
"Biz 'sadece neticeyi bekleyelim, sonuçlar ortaya çıksın, ondan sonra sonuçları düzenleyelim' şeklinde bir yaklaşım içerisinde olamayız. Nasıl bir sonuç elde etmek istiyorsak, o sonuca gidecek kilometre taşlarını da döşemenin hem komisyonumuzun bir önerisiyle hem de Genel Kurulda TBMM'nin iradesiyle ortaya konulması gerektiğini düşünüyoruz. Elbette burada toplumsal rıza, kamu vicdanı önemlidir. Dolayısıyla hangi adımı atıyorsak atalım, hangi düzenlemeleri yapıyorsak yapalım, bu işin sonunda devlet, millet ve toplum olarak ne kazandığımızı da bu raporda net bir şekilde ortaya koymamız lazım ki cesaretle ortaya koyduğumuz kararlara, çizdiğimiz çerçeveye hep beraber çıkalım."
CHP İzmir Milletvekili Salih Uzun, TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'ndan oluşturulan heyetin İmralı Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'nda Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin tam tutanakların mutlak suretle komisyona ve kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini belirtti.
"125 SAYFALIK BİR RAPOR HAZIRLADIK"
DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, 125 sayfalık bir rapor hazırladıklarını ve rapor üzerindeki çalışmaların devam ettiğini belirtti.
Raporun içeriğine ilişkin bilgiler paylaşan Çiçek, raporun birinci bölümünde temel tez olarak "Kürt meselesini" tarif ettiklerini, bu sorunu "bir güvenlik sorunu değil, varlığının inkarı, eşitsizlik ve hukuk sorunu olarak" ele aldıklarını kaydetti.
"Kürt sorunu özünde bir eşit yurttaşlık, ana dil ve kültür hakkı meselesidir." diyen Çiçek, şöyle konuştu:
"Ana dil hakkı anayasal güvence altına alınmalıdır. Ana dilinde eğitim hakkı okul öncesinden üniversiteye kadar tanınmalıdır. Kültür ve sanat alanındaki kamusal destekler Türkçe dışındaki dilleri de kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Seçmeli Kürtçe derslerinin fiili engellerden arındırılarak yaygınlaştırılması sürecin en kritik psikolojik ve sosyolojik eşiklerinden biri olacaktır. Medya ve yayıncılık alanındaki erişim engelleri ve baskılar sona erdirilmelidir."
Meclis Başkanı Kurtulmuş, daha sonra toplantıya ara verdi.