HTŞ kimdir, kimi destekliyor? HTŞ lideri Ebu Muhammed el Cevlani kimdir?
Eski El Kaide üyesi Ebu Muhammed el-Golani, Suriye'de çoğulculuğu teşvik eden bir figür olarak yeniden sahnede. Ilımlı olma çabalarına rağmen demokratik niyetleri konusunda şüpheler devam ederken kendisi ve başında olduğu örgüt hakkındaki bilgiler merak ediliyor. İşte detaylar...
Suriye'nin kuzeyinde bulunan Halep’in batı kırsalında 27 Kasım'da Esad rejimi güçleriyle rejim karşıtı silahlı gruplar arasında çatışma olmuştu. Rejim karşıtı silahlı grupların başkente hakim olmaya başlamasıyla 61 yıllık Baas rejimi bu sabah başkentin tüm kontrolünü kaybetti.
HTŞ’nin Suriyeli muhaliflere liderlik etmesinin ardından 8 Aralık sabahı gerçekleşen bu gelişme dünya gündemine oturdu. Beşar Esad rejimi çöktü. Beşar Esad Suriye'yi terk etti.
Pek çok vatandaş bu gelişmelerin ardından, “HTŞ kim?”, “HTŞ açılımı nedir?” gibi sorulara cevap arıyor. İşte detaylar…
HTŞ AÇILIMI NEDİR?
HTŞ'nin açılımı Heyet Tahrir eş-Şam'dır.
HTŞ KİM?
HTŞ 2011’de El Kaide'ye bağlı olarak Nusra Cephesi adı altında kuruldu. Suriye iç savaşının önemli bir aktörü olarak gündemde yer alan HTŞ, son olarak 27 Kasım'da harekete geçti. Halep'in büyük bir bölümünü ele geçiren muhaliflerin başında HTŞ grubunun olduğu söylendi.
Türkiye’nin dışında ABD ve BM de HTŞ’yi terör örgütü olarak tanımlıyor. Zira örgüt El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nusra örgütünün bir devamı olarak görülüyor. Nitekim HTŞ’nin lideri Ebu Muhammed Golani, El Nusra cephesinin lideriydi. Örgüt, İdlib’de önemli oranda toprağı uzun süredir kontrolünde tutuyor.
KURULUŞ VE GELİŞİM(2011–2016)
Grup, başlangıçta Nusra Cephesi adıyla biliniyordu ve El Kaide'nin Suriye kolu olarak faaliyet gösteriyordu. 2016 yılında Nusra Cephesi, El Kaide ile bağlarını kopardığını duyurdu ve önce Fetih el-Şam Cephesi, ardından da diğer küçük gruplarla birleşerek 2017'de Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) adını aldı.
KONTROL ALANLARI VE FAALİYETLER
HTŞ, Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib bölgesinde önemli bir kontrol sağlamış ve bu bölgeyi fiili yönetim merkezi haline getirmiştir. Sık sık hem rejim güçleriyle hem de diğer muhalif gruplarla çatışmalara girmiştir.
ULUSLARARASI DURUMU
Birçok ülke ve uluslararası örgüt, HTŞ'yi terör örgütü olarak tanımaktadır. Ancak HTŞ, özellikle 2020 sonrası dönemde uluslararası ilişkilerde daha pragmatik bir duruş sergileyerek kendini yerel bir hareket olarak göstermeye çalışmaktadır.
HTŞ, şu an için İdlib'deki en etkili güçlerden biridir ve Suriye krizinin çözümünde kritik bir aktör olarak değerlendirilmektedir.
EBU MUHAMMED EL-GOLANİ KİMDİR?
HTŞ'nin kurucusu olan Cevlani yaklaşık on yıldır kendisini diğer ülkelerin silahlı kuvvetlerinden ve onların ulus ötesi operasyonlara odaklanmalarından ayrı tutmaya çalışıyor ve bunun yerine Suriye'de bir “İslami yönetim” kurmayı planlıyor.
HTŞ İdlib vilayetini 2017'de sivil hizmetler, eğitim, sağlık, yargı ve altyapı sağlamak, mali işleri ve yardım dağıtımını yönetmek üzere kurduğu Suriye Kurtuluş Hükümeti aracılığıyla yönetiyor.
GEÇMİŞ
Gerçek ismi Ahmed Hüseyin el Şaraa olan Cevlani, 1982 yılında babasının petrol mühendisi olarak çalıştığı Suudi Arabistan'ın Riyad kentinde doğdu
Aile 1989 yılında Suriye'ye döndü ve Şam yakınlarına yerleşti.
Şam'da 2003 yılında Irak'a taşınmadan önce geçirdiği zaman hakkında çok az şey biliniyor ve aynı yıl ABD işgaline karşı direnişin bir parçası olarak Irak'ta El Kaide'ye katıldı.
2006'da Irak'ta ABD güçleri tarafından tutuklanan ve beş yıl tutuklu kalan Ebu Muhammed el Cevlani, daha sonra El Kaide'nin Suriye'deki kolu olan ve başta İdlib olmak üzere muhaliflerin elindeki bölgelerde etkisini artıran Nusret Cephesi'ni (El Nusra) kurmakla görevlendirildi.
Cevlani bu ilk yıllarda henüz El Kaide ile bağlarını koparıp IŞİD adını almamış olan “Irak İslam Devleti” lideri Ebubekir el Bağdadi ile koordinasyon içindeydi.
Nisan 2013'te Bağdadi aniden grubunun El Kaide ile bağlarını kopardığını ve Suriye'ye doğru genişleyerek Nusret Cephesi'ni IŞİD (Irak ve Şam İslam Devleti) adlı yeni bir grup içine katacağını duyurdu.
Fakat Cevlani bu değişikliği reddederek El Kaide'ye bağlılığını sürdürdü.
2014'te televizyonda yayınlanan ilk röportajında El Cezire'ye Suriye'nin “İslam hukuku” ile yönetilmesi gerektiğini ve yönetimde Hıristiyanlar ve Aleviler gibi azınlıklara yer verilmeyeceğini söyledi.
İlerleyen yıllarda Cevlani, El Kaide'nin "küresel cihat" fikrinden uzaklaşmış ve bunun yerine Suriye sınırları içinde kendi grubunu kurmaya odaklanmış gibi göründü.
Analistlere göre bu bölünme, İdlib'deki gruplara grubun ulus ötesi değil ulusal hedeflerini yerine getirmek için yapılmış gibi görünüyor.
Ardından Temmuz 2016'da Halep rejimin eline geçti ve buradaki silahlı gruplar hala muhaliflerin elinde olan İdlib'e yönelmeye başladı. Aynı dönemde Cevlani grubunun adını Şam'ın Fethi Cephesi olarak değiştirdiğini duyurdu.
2017'nin başlarında Halep'ten çıkan binlerce muhalif savaşçı İdlib'e akın etti ve Cevlani bu gruplardan bazılarını kendi grubuyla birleştirerek HTŞ'yi kurduğunu duyurdu.
Washington DC'deki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi adlı düşünce kuruluşuna göre HTŞ'nin amacı Suriye'yi Esed'in otokratik hükümetinden kurtarmak, İranlı milisleri ülkeden “kovmak” ve kendi “İslam hukuku” yorumlarına göre bir devlet kurmak.
GELECEK
Muhalif savaşçılar Halep'i geri alıp güneye doğru ilerlerken, Ebu Muhammed el Cevlani Suriye'deki azınlıklara karşı daha uzlaşmacı bir tavır takınmış görünüyor.
Grup Halep'i ele geçirdiğinden beri dini ve etnik azınlıkların korunacağına dair güvence verdi.
Şam bölgesindeki silahlı gruplar konusunda uzman Suriyeli Hassan Hassan'a göre Cevlani, "HTŞ'yi Suriye'de güvenilir bir yönetim birimi ve küresel terörle mücadele çabalarında olası bir ortak olarak göstermek istiyor."
Uzmanlara göre Cevlani İdlib'de birçok silahlı grupla ortaklık kurmaya ve El Kaide'nin Suriye'deki yeni yapılanması olan Hurras ed Din gibi eski müttefiklerinden de uzak durmaya çalışıyor.
HTŞ şu anda Birleşmiş Milletler, Türkiye, ABD ve Avrupa Birliği tarafından "terör örgütü" olarak nitelendiriliyor.
Cevlani, grubunun geçmişteki bağlılıklarından ulusal bir bağlılık lehine vazgeçmiş olması nedeniyle bu tanımlamanın adil olmadığını ifade ediyor.