AK Parti Sözcüsü Çelik'ten iptal edilen CHP İstanbul İl Kongresi hakkında açıklama: Yargı süreci devam ediyor, ihtiyati tedbir uygulanıyor
Merkez Yürütme Kurulu Toplantısı sonrası gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Ömer Çelik, CHP İstanbul İl Kongresinin iptalini MYK’da herhangi bir şekilde değerlendirmediklerini söyleyerek "Bu, doğrudan mahkemeyle ilgili bir süreçtir. Bazı yayınlarda 'kayyum atandı' şeklinde haberler görüyoruz. Oysa gördüğümüz kadarıyla yargı süreci hâlâ devam ediyor. Mahkeme ihtiyati tedbir kararı almış ve önceki CHP il yönetimini yeniden görevlendirmiştir" dedi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu Toplantısı sonrası gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
İşte AK Parti Sözcüsü Çelik'in açıklamalarından öne çıkan satır başları:
Ekonomi Başkanlığımızın bir sunumu var. ARGE Başkanlığımızın sunumu var. Çevre Başkanlığımızın bir sunumu var. Cumhurbaşkanımız ve Bakanlarımız açılışta iç politikaya, dış politikaya dair ve kendilerinin Çin seyahatine dair kapsamlı değerlendirmelerde bulundular. Tabi biliyorsunuz, şu anda teşkilatlarımız Türkiye buluşmaları kapsamında sahadalar. Arkadaşlarımızla birlikte 15 Eylül'e kadar bu çalışmaları sürdüreceğiz. İç politikayla ilgili ve dış politikayla ilgili gündemi yakın takip ediyoruz.
"NETANYAHU HER GEÇEN GÜN DAHA FAZLA KATLİAM YAPIYOR"
Birinci gündemimiz her zaman olduğu gibi Netanyahu hükümetinin her geçen gün daha fazla katliam yaparak, Gazze'deki soykırımı devam ettirmesi. Dünyanın gözü önde Gazze'nin işgal edilmesine dair talimatlar verildiği ve buna göre hareket planları hazırlandığı açık bir şekilde ifade ediliyor. Nazilerin yaptığını bile geride bırakacak, insanlık tarihinin en barbarca ve soykırımın bir örneğidir. Bütün dünyada Filistin’in tanınmaması konusunda hareketlilik var, buna karşılık ABD’nin vizeleri iptal etmesi yanlıştır, Filistin Devlet Başkanının ve diğer yetkililerin vizelerinin iptali adaletsiz ve hakkaniyetsiz bir karardır. Uluslararası hukuk ve meşru zeminler, BM zemininde görülmeyen yaklaşımların tamamen berhava olduğunu göstermektedir. Bu karardan geri dönülmelidir. Yıllarca Cumhurbaşkanımız Filistin davasını en yüksek sesle haykırmaktadır. Netanyahu’nun gerçekleştirdiği soykırım, BM’ye damgasını vuracaktır. Devletlerin meselesi olmaktan aşmış, insanlık ittifakı meselesidir.
"TÜRKİYE'NİN GÜCÜ KİMSE İÇİN TEHDİT DEĞİLDİR"
Bu zafer haftasında çelik kubbe ile ilgili önemli bir gelişme oldu, ülkemizin savunması konusunda önemli bir eşik oldu. Bir tabancaya bile ambargo uygulayanlar Türkiye’nin savunma sanayisinin geldiği noktayı manşetlerden indirmiyorlar. Kimse için tehdit değil. Cumhurbaşkanımız 'Daha iyisini yapabiliriz' diye tüm kurumalara bu vizyonu vermiştir. Tabii bizim savunma sanayimiz kimse için bir tehdit değil. Kendi milli güvenliğimiz için bunu gerçekleştiriyoruz. Bu başarılara imza atıyoruz. Cumhurbaşkanımız 'Biz yapabiliriz, daha iyisini de yaparız' diyen bütün kurumlarımıza bu yönü, bu istikameti, bu vizyonu vermişti. Ve geldiğimiz noktada dünyanın barbarlık tarafından teslim alınmaya çalışıldığı ve Türkiye'nin etrafında neredeyse dünyadaki çatışmaların yüzde 70'e yakınının gerçekleştiği bir ortamda ve büyük potansiyel krizlerin var olduğu bir ortamda savunma sanayimizin geldiği nokta tabi ki gurur vericidir. Tabi bazı komşu ülkeler, Türkiye'nin çelik kubbe diye attığı imzanın kendileri için tehdit oluşturduğunu söylüyor. Onlara bir kere daha ifade ediyoruz. Türkiye'nin gücü kimse için tehdit değildir. Türkiye'nin gücü barışın teminatıdır. Ama Ege'de, Akdeniz'de başka yerlerde hiç kimsenin yanlış işler peşinde koşmaması lazım. Meseleleri masada müzakereyle, diplomasiyle halletmemiz lazım. Bu işler sahaya kalmaması lazım. Dünyanın zaten büyük streslerle yüklü olduğu, büyük fay hatlarıyla tetiklendiği bir dönemde daha fazla strese ve fay hatlarının tetiklenmesine gerek yok. Mavi Vatan vurgumuz son derece kıymetli ve önemlidir. TEKNOFEST Mavi Vatan'da da bu konun gün yüzüne çıkması ve gençlerimizin bu alandaki çalışmalarının öne çıkması açısından son derece önemlidir.
"KOMİSYONUN ASIL ODAĞI PKK’NIN FESİH VE SİLAH BIRAKMASI"
Terörsüz Türkiye konusunda Cumhur ittifakı bu konuyu sonuca erdirme konusunda tavrını ortaya koymuştur. Cumhur İttifakının yanı sıra Cumhurbaşkanımız kurumlara talimat vererek, devlet politikası haline gelmesini sağlamıştır. Bu konuda bir komisyonun kurulması, siyasi partilerinde destek vermesine imkan vermektedir. Komisyonun asıl odağı PKK’nın fesih ve silah bırakması olduğunu gözden kaçırmamak lazım. Bunun dışındaki konular, PKK’nın fesih ve silah bırakılmasının perdelenmesi anlamına gelir. PKK’nın Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölgeye uygun çalışmalar yapması gerekir. Bunun dışındakiler bu süreci akamete uğratmak anlamına gelir. Cumhurbaşkanımız bu konuda bir odak kaybı yaşanmaması gerektiğini ifade etmiştirler. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yaptığı açıklamalar, hem komisyonla ilgili hem Suriye'yle ilgili son derece önemlidir. Tabi bu çerçevede biz terörsüz Türkiye derken PKK'nın şu adresi ya da bu adresinin değil, bütün adreslerinin, bütün şube ve uzantılarının legal ve illegal görünümlü, Avrupa'daki bir takım legal görünümlü yapılarının ve illegal yapılanmalarının tamamının test edilmesi gerektiğini ve silah bırakılması gerektiğini daha bu sürecin başında ifade ettik. Bu sürecin başında bunu anladığımızı ve bunun anlaşılması gerektiğini söyledik. Ama bunun dışındaki yaklaşımlar olursa bu gerçekten terörsüz Türkiye sürecine, terörsüz bölge sürecine zarar verir. Terörsüz Türkiye süreci ile terörsüz bölge süreci iki ayrı süreç değildir. Bunlar entegre süreçlerdir. Çünkü bunlar ülkemize dönük terör tehdidi, topraklarımızın içinde gerçekleştiği gibi asıl merkezleri topraklarımızın dışındaki ülkelerdir. O ülkelerde ki otoriteler, bu tehdidi bertaraf edecek bir irade ortaya koymayınca, Türkiye Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler şartının kendisine verdiği yetki çerçevesinde bu terörle mücadelesini uluslararası hukuka uygun olan sürdürmüştür.
"YARGI SÜRECİ DEVAM EDİYOR, İHTİYATİ TEDBİR UYGULANIYOR"
MYK’da bu konuyu herhangi bir şekilde değerlendirmedik; çünkü bu, doğrudan mahkemeyle ilgili bir süreçtir. Bazı yayınlarda 'kayyum atandı' şeklinde haberler görüyoruz. Oysa gördüğümüz kadarıyla yargı süreci hâlâ devam ediyor. Mahkeme ihtiyati tedbir kararı almış ve önceki CHP il yönetimini yeniden görevlendirmiştir. Daha önceki yönetim hakkında ihtiyati yasak kararı bulunduğu için mahkeme böyle bir takdirde bulunmuş olabilir. Bu karar, kayyum ataması değil, ihtiyati tedbir olarak gündeme gelmiş bir uygulamadır. Siyasi partilerin bu tür meselelerle gündeme gelmesini istemeyiz. Ancak eğer siyasi partiler arasında herhangi bir usulsüzlük varsa, bunu tespit etmek ve gerekli adımları atmak yargının görevidir. Dolayısıyla bu konuda detaylı bir değerlendirme yapmamız doğru olmaz. CHP yönetimine dair süreç hâlen yargı çerçevesinde işlemektedir. Şu an için ihtiyati tedbir kapsamında bir önceki CHP il yönetimi göreve getirilmiştir. Yargı süreci ve itiraz aşamaları devam etmektedir. Biz de süreci yakından takip ediyoruz."