18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler

Çanakkale Zaferi, tarihimizin en kutlu direnişlerinden biridir. On binlerce askerimizin şehit olduğu savaş, dünya tarihine "Çanakkale Geçilmez" sözleri ile geçti. Bu büyük zaferi anmak, övmek için yazılan şiirler, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi öncesi araştırılıyor. İşte Çanakkale Zaferi şiirleri...

18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler

Türk tarihinin en şanlı destanı olan Çanakkale Savaşları, 19 Şubat 1915'ten 18 Mart 1915'e kadar Çanakkale Boğazı'nda gerçekleşti. Müthiş bir direniş örneği gösteren Mustafa Kemal komutasındaki askerler, tarihe altın harflerle yazılan bir zafere imza attı. İşte bu kutlu savaş için yazılan birbirinden güzel, anlamlı Çanakkale Zaferi şiirleri...

ÇANAKKALE ZAFERİ ŞİİRLERİ

Çanakkale şiiri

Uzaklarda bir ada var,
Halkına derler İngiliz,
Hem medeni, hem canavar,
Fendinden emin değiliz.

Doğrulukta Rus Kazağı,
Onun yanında sofudur.
Topu tutar dört bucağı
Denizlerin Moskofu’dur.

Budur en gizli emeli:
Müslümanlar uyanmasın!
Uçtan uca İslam ili
Kendine arpalık kalsın..

Allah(c.c) dedi: “Kabul olsun”.
Ümmetimin bedduası,
Dağılsın ordusu Rus’un,
İngilizlerin donanması..

Türk dedi: Demek yaradan
Kurtarmayı ister bizden;
Karaları Kızıl Rus’tan,
Denizleri İngiliz’den…

Türk köyünden kalktı geldi.
Hazırladı siperine…
Bu geliş ok gibi deldi,
İngiliz’in ciğerini.

Moskof dedi İngiliz’e:
Çanakkale aşılmalı;
Kızıl, Kara, Akdeniz’e
Hakimiz, anlaşılmalı…”

İngiliz, Fransalıyı,
Aldı beyaz kotrasına…
Tutmuşum sandı yalıyı,
Geldi Boğaz sefasına…

Beş Mart’ta iki donanma,
Kal’amıza saldırdılar…
Toplarımız coşkun suya,
Zırhlıları daldırdılar…

İngilizler korktu kaçtı,
Rus ümidi kesti artık;
Anarşistler bayrak açtı,
Rus ilinde düştü Çarlık…

Çok geçmeden birdenbire,
Parçalandı Rus ülkesi,
Sevinçle düştü tekbire,
Elli milyon Türk’ün sesi…

Ancak “Turan” hayal değil.
Hakikate döndü bugün…
Türk bilecek yalnız bir dil,
Bizim için bu düğün…

Çanakkale dört devlete,
Galebeye sen çevirdin!
Çar kölesi yüz millete,
İstiklali sen getirdin!

Senden ötürü bilsen daha,
Kurtulacak nice ülke…
Ne Afrika, ne Asya’da,
Kalmayacak müstemleke…

Çünkü nasıl karalarda,
Artık yoksa Rus zorbası;
Gezemeyecek deryalarda,
İngiliz’in donanması…

Ziya Gökalp

18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler - Resim : 1

DUR YOLCU

Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir!.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir!

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir!...

Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir!...

Necmettin Halil ONAN

18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler - Resim : 2

ZAFER TÜRKÜSÜ

Yaşamaz ölümü göze almayan,
Zafer, göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmayan,
Gözyaşı boşana boşana gider!

Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri,
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider. 

Bu yolda herkes bir, ey delikanlı,
Diriler şerefli, ölüler şanlı!
Yurt için dövüşen başı dumanlı,
Her zaman bu şandan, o şana gider.

Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler - Resim : 3

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir, savrulur enkazı beşer.

Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak
Vurulup, tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna yarap ne güneşler batıyor.

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.

Mehmet Akif ERSOY

18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler - Resim : 4

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy​

18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler - Resim : 5

ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ

Çanakkale bugün toz ile duman,
Düşmanda imkan var mehmette iman,
Alem görsün el mi bey midir yaman,

Burada son söz türkün sözü olacak,
Nefer şehit ordu gazi olacak..

Çanakkale şahit düşmandan azdık,
Diş ile tırnakla siperler kazdık,
Her siperde ayrı destanlar yazdık,

Halimiz şerefli mazi olacak,
Nefer şehit ordu gazi olacak..

Boğazda cihana karşı durmuştuk,
Etten ve kemikten kilit vurmuştuk,
Zabiti, neferi karar vermiştik,

Vatan bugün bizden razı olacak.
Nefer şehit ordu gazi olacak..

Ozan Arif & Esat Kabaklı​

18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili şiirler - Resim : 6

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

Peygamber'den muştulu Anadolu yiğidi,
Ana alnını öpmüş, baba vermiş öğüdü,
Tetiklemiş onları, yavuklunun ağıdı..

Suda balık, gökte kuş dua dua inliyor!
Çanakkale geçilmez! Kulaklarda çınlıyor.

Nice okul boşalmış, vatana asker gerek!
Sevdayla çarpar sine, imanla dolu yürek!
Ölum! Emrini almış, koşuyorlar gülerek..

Melekler inmiş yere, Mehmetçiği dinliyor
Çanakkale geçilmez! Kulaklarda çınlıyor.

Kalp imanla çarpınca aklın, dilin susması,
Durdurmuyor onları kurşunun kan kusması,
Gencecik insanların şahadete koşması.

İnancın zaferini bütün dünya anlıyor,
Çanakkale geçilmez! Kulaklarda çınlıyor.

Rahmet meleklerinin coşturduğu yürekler!
Bu öyle bir iman ki dağları da sürükler,
Top, tüfek, tanka karşı balta, kazma, kürekler.

Emperyalist canavar neye çattı? Anlıyor
Çanakkale geçilmez! Kulaklarda çınlıyor.

Düşman kudurmuş gibi, göz dikmişler bu yurda!
Taşa sor, toprağa sor 'Neler olmuştu orda?'
Kanlı sırta dön de bak! Kan akıyor dağlarda.

Bayrağımın rengini dünya tekrar anlıyor!
Çanakkale geçilmez! Kulaklarda çınlıyor.

Mermiler mermilerle çarpışıyor havada
İslam'ın son bekçisi dağda, taşta, ovada
Elde Kur'an, gözde yaş, bütün diller duada.

İnancın zaferini bütün dünya anlıyor!
Çanakkale geçilmez! Kulaklarda çınlıyor.

Her karış toprağında bin bir şehit kanı var,
Emperyalizme karşı dağ gibi imanı var,
Bu destan bitmez ki hiç! Milyonlarca anı var.

Alem selama durmuş bu zaferi dinliyor!
Çanakkale geçilmez! Kulaklarda çınlıyor..

Mehmet Ali Kulat​

Depremlerin ardından konut fiyatları arşa çıktı Kahramanmaraş'ta 4.1 büyüklüğünde deprem Uyuşturucu satıcılarına yönelik operasyonlar sürüyor Cuma namazı saat kaçta başlıyor, kaçta bitiyor?