“Hepimiz bu zulme ortağız” diyen İsrailli bir doktor

“Tıbbi tesisin faaliyete geçtiği ilk günlerden bugüne kadar zorlu etik ikilemlerle karşı karşıyayım Sağlık ekipleri, hapishane çalışanları, bizden sorumlu olan Sağlık Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı; hepimiz yasaları ihlal etmede ortağız”

Karanlık bir odada yalnızsınız. Elinizde bir kağıt bir de kalem var. Masanızın ışığını açmışsınız ve bir mektup kaleme alıyorsunuz. İçinizde derin bir ‘ikilemde kalma’ hissi var.

Çünkü daha birkaç ay önce göreviniz olan doktorluğun gereklerini yerine getirmek için tıp fakültesinden mezun olurken yaptığınız yeminin heyecanı ile yeni bir işe başladınız. İlk görev yeriniz bir hapishanede kurulan sahra hastanesi. Görevinin zorluğunun farkındasınız ama insanlık için eşit şekilde sağlık hizmeti götürmenin heyecanı ile başlıyorsunuz işinize.

Fakat şahit olduğunuz şeyler karşısında insanlık adına filizlenen tüm umutlarınız giderek yok oluyor. Bir sabah tedavi için gelen bir mahkumun ellerinin sürekli kelepçeli kalmasından dolayı morardığını görüyorsunuz ve ellerini kesmek zorunda kalıyorsunuz. Yine hasta olarak gelen tüm mahkumların altına bebekler gibi bez bağlandığına şahit oluyorsunuz. Tıbbi malzeme ve ilaç listelerinin hep eksik geldiğini ve hastaların yetersiz beslenmeden ötürü bir deri bir kemik kalışını izliyorsunuz. Birçok mahkumun daha tedavisi bitmeden sahra hastanesinden alınıp hücrelere götürülüşünü görüyorsunuz. İçinizi asıl acıtan şey ise tüm bunlara engel olamıyorsunuz.

Tüm bunları düşünerek ilgili birimlere yazdığınız mektubun son cümlesi olarak şu satırları yazıyorsunuz:

“Tıbbi tesisin faaliyete geçtiği ilk günlerden bugüne kadar zorlu etik ikilemlerle karşı karşıyayım Sağlık ekipleri, hapishane çalışanları, bizden sorumlu olan Sağlık Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı; hepimiz yasaları ihlal etmede ortağız”

Bu mektup İsrail’de bulunan ve Gazzeli mahkumların tutulduğu Sde Teiman hapishanesindeki sahra hastanesinde çalışan bir doktor tarafından İsrail Savunma Bakanlığı’na gönderildi.

Türlü ikilemleri içerisinde barındıran mektupta doktorun şahit oldukları karşısındaki vicdan azabını görebilirsiniz. İşin trajik olan boyutu ise İsrail Savunma Bakanlığı tarafından mektuba verilen cevapta tüm bu yapılanların hukuka ve yasalara uygun olduğunun söylenmesi.

İşte aylardır on binlerce insanı katleden, Şifa Hastanesi’ni yerle bir eden, çocukları katletmekten asla pişmanlık duymayan İsrail’i yönetenlerin vicdani olarak geldiği nokta tam olarak burası.

Uluslararası hukuk, İsrail’in yasaları, insani değerler, etik, meslek etiği, Hipokrat Yemini veya insanlık ve hukuk adına aklınıza gelen ne varsa çiğneyen ve halen bir yaptırım görmeyen İsrail’in geldiği şımarıklık boyutunu bu mektupta ve mektuba gelen cevapta bulabilirsiniz.

Not: Mektubun kaynağı İsrail’in yayın organlarından Haaretz gazetesidir.