Meloni Effect

Meloni başbakan olduktan sonra sivri çıkışları bir kenara bırakmıştı. Sığınmacılar konusunda popülist değil çözüm odaklı işler yapılması gerektiğini görmüştü. Nitekim bu konuda birçok ülke ile temas kurdu.

Dün yapılan AB seçimlerinde aslında bölgeyi iyi takip edenler için şaşırtıcı olmayan bir sonuç çıktı. Fakat sonucun muhtemel etkileri söz konusu olunca dünya kamuoyu hayli şaşırdı bu sonuçlara.

Malumunuz sonuçların ardından Fransa Cumhurbaşkanı Macron, meclisi feshetti ve erken seçim kararı aldığını açıkladı. Yine Belçika Başbakanı De Croo da sonuçlara gözyaşı döktü ve istifa etti.

Sonuçlara bakınca neredeyse tüm Avrupa'da aşırı sağcı eğilimin gücüne güç kattığını görüyoruz. İtalya Başbakanı Meloni'nin partisinin birinci parti olması, Fransız Le Pen'in partisinin zaferi, Hollanda'da Wilders'ın oylarını 6 kat artırması gibi sonuçlar aşırı sağın büyük zaferinin en önemli göstergeleri oldu. Belki de tek istisna Almanya'nın Won Der Leyen tercihiydi. Onun da önemli etkenleri olmakla birlikte Leyen ismi gerçekten Avrupa'nın dünü, bugünü ve yarını açısından hayli etkili ve önemli.

AB SEÇİMLERİNDEN NEDEN BU SONUÇ ÇIKTI?

Avrupa'da böyle bir sonucun çıkmasının elbette onlarca nedeni var.

İlk neden olarak elbette sığınmacılar ve yabancı karşıtlığı geliyor. Bu durum sadece Avrupa'da değil dünyanın neredeyse tamamında büyük bir sorun olarak karşımızda duruyor. ABD ile Meksika arasındaki sorun, Afganistan ve İran arasındaki sorun, Türkiye ve Suriye arasındaki sorun, Çin ve çevre ülkeler arasındaki sorunlar veya Avrupa'nın göbeğindeki Ukrayna sorunu da aslında bir sığınmacı sorunu. Daha önce de Ukraynalı sığınmacılara yapılan pozitif ayrımcılığın Avrupa halklarında büyük tepki topladığını ve geçtiğimiz aylarda yaşanan çiftçi eylemlerinin altında yatan nedenlerden birinin de bu olduğunu vurgulamıştım. Bu açıdan sığınmacı konusunda hükümetlerin çözüm üretemedikçe aşırı sağ yapıların güçleneceğini unutmaması gerek.

Yine başka bir neden de Avrupa'da yaşanan ekonomik sıkıntılar. Her ne kadar Avrupa halen güçlü desek de halkların sık sık sokağa inip ekonomik durumu protesto etmesinden anlayacağımız gibi ciddi bir ekonomik sorun var. Savaşların artması da bu durumu daha da perçinledi.

PSİKOLOJİK EŞİK MELONI

Bunun gibi onlarca neden sayılabilir fakat ben psikolojik bir neden olarak İtalya Başbakanı Meloni'nin incelenmesi gerektiğine inanıyorum.

Meloni İtalya'da aşırı sağ koalisyonunun başbakanı olarak göreve gelmişti. Seçim sürecindeki çıkışları ile yeni Le Pen olarak herkesin eyvah dediği bir imajı vardı. Sık sık 'ülkemde yabancı istemiyorum' diyordu. Ayrıca mevcut İtalyan demokrasisini yerin dibine sokuyordu. Sert mizacı da aslında ırkçı düşüncesinin dışavurumu olmuştu. Öyle ki kadın Mussolini olarak görenler bile vardı Meloni'yi.

İşte tüm bunlar Meloni'yi itici bir siyasetçi olarak görmeye neden olmuştu. Unutulansa Avrupa halkı yukarıda saydığım nedenlerden dolayı aşırı sağın da bir alternatif olabileceğine inanmıştı ve bunu Meloni ile deneyeceklerdi. Nitekim seçimi kazanan koalisyon Meloni'yi başbakan yaptı.

AVRUPA GERÇEKÇİ MELONI'Yİ SEVDİ

Meloni başbakan olana kadar yıllarca aşırı sağdan türlü nedenlerle korkutulan Avrupa halkları deneyimledikçe bazı gerçeklerle yüzleşecekti. Meloni başbakan olduktan sonra sivri çıkışları bir kenara bırakmıştı. Sığınmacılar konusunda popülist değil çözüm odaklı işler yapılması gerektiğini görmüştü. Nitekim bu konuda birçok ülke ile temas kurdu. Tunus ile ilgili "Onlara tepeden bakmıyorum. Eşit görüyorum ve sığınmacıların daha çok ülkeme gelmesini istemiyorum" diyerek ırkçı değil çözümcü olacağının mesajını vermişti. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı son görüşmede de Türkiye'nin Libya ve Kuzey Afrika'daki rolünü kabul etmiş oldu. Bunun nedeni ise Libya'dan İtalya'ya uzanan göçün durdurulmasını istemesiydi. Bu görüşmeden dolayı İtalya'daki diğer siyasi aktörler tarafından hayli eleştirilmişti.

Meloni yine savunma politikaları konusunda da NATO ile mutabakata vardı. Ekonomide attığı adımlarla İtalya halkının güvenoyunu almıştı.

Tüm bu adımlar aslında ideolojik olarak ayakları yere basmayan aşırı sağ siyasetin aksine oldukça gerçekçi adamlardı. İşte bu gerçekçi liderlik de Meloni'yi siyasi arenada kalıcı yapmıştı.

Meloni gibi Hollanda'da seçimleri kazanan fakat halen hükumetini kuramayan Wilders da seçim zaferi sonrası yaptığı açıklamalarla daha ılımlı ve gerçekçi mesajlar vermişti.

Bu iki deneyim Avrupa'da aşırı sağa karşı olan algıyı bütünüyle yıkmıştı. Eskiden ırkçı ve faşist gözle bakılan ve korkulan aşırı sağ eğilimler -ki kesinlikle öyleler- gerçekçi bir tabana oturmayı başarmıştı. Nitekim önce Avrupa genelindeki ülke seçimleri, ardından AB seçimlerinde kendini iyice kanıtlamış oldu. İşte buna tam olarak 'Meloni Effect' diyorum.

Bakalım Avrupa'da neler değişecek!